Demokrasi'nin kara lekesinin 60.yılında eşi Berin Hanım'dan Adnan Menderes'e ağlatan satırlar: Senin suçun günahın yok.
Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan'ın idam edildiği 27 Mayıs darbesinin üstünden tam 60 yıl geçti. Darbe gecesi Cumhurbaşkanı olan babası Celal Bayar'ın Çankaya Köşkü'nden götürülüşüne şahit olan 99 yaşındaki Nilüfer Gürsoy, bugüne kadar geçen süreci anlattı.
Demokrasi'nin kara lekesinin 60.yılında eşi Berin Hanım'dan Adnan Menderes'e ağlatan satırlar: Senin suçun günahın yok
Giriş Tarihi: 27.05.2020 07:03 Güncelleme Tarihi: 27.05.2020 07:43
1- 27 Mayıs 1960 tarihi, milli iradeye karşı yapılmış ilk askeri darbe ve Türk demokrasi tarihinde kara bir leke olarak hatırlanıyor. Darbenin 60. yılında, darbeciler tarafından idam edilen merhum Adnan Menderes ve eşi Berin Hanım'ın Yassıada mektupları ortaya çıktı. 60 yıl geçti... Yara hala kanıyor...
BU GALERİYİ PAYLAŞEski Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan'ın idamıyla sonuçlanan 27 Mayıs 1960 darbesi, Türk demokrasi tarihine "kara bir leke" olarak geçti.
Geri ise demokrasiye vurulan kara bir leke ve hatıratlar kaldı. Adnan Menderes'in 1994 yılında vefat eden eşi Berin Menderes ile mektupları yürekleri dağlayan cinsten. İşte Yavuz Donat'ın kaleme aldığı o yazı...
'Bugün 27 Mayıs... Çok partili demokrasinin, henüz 14 yaşındayken, bağrına hançerin saplandığı gün.
60 yıl geçti... Yara hala kanıyor.
Bugün... Zaman tünelinden... Birkaç mektubun, birkaç satırını paylaşalım.
Berin Menderes'ten, "Yassıada'daki Adnan'cığına."
Ve Adnan Menderes'ten "Sevgili Berin'ine."
Dua
Adnancığım,
Yassıada'dan ilk sıhhat haberini gece aldık... Ne kadar sevindik bilemezsin.
Her an sana dua ediyoruz.
Sıhhat ve selametle bize seni kavuşturması için Allah'a yalvarıyoruz.
Berin Menderes
Allah şahit ki...
Çok sevgili Adnan'ım,
Istırapların en müthişi ne zaman sona ereceği bilinmeyeni.
Bitmek tükenmek bilmeyen günler ve gecelerde naçiz mektuplarım seni bir an olsun avutabildiyse ne mutlu bana.
Allah şahidimizdir ki, ne senin bir suçun, ne de bizim bir günahımız var.
Berin Menderes
"Biricik"
Biricik Berin'im,
Ne kadar üzgün, müteessir (Üzgün) olduğunu nasıl bilmez olabilirim?
Her gün değil, mektuplarını her an bekliyorum. Binlerce öperim.
Adnan Menderes
Hasret
Berin'im,
Benim için sıhhatine iyi bak... Ne derin bir sevgi ve nasıl bir hasretle hep seni düşünüyorum, bilemezsin.
Binlerce öperim sizi yavrum, Berin'im.
Adnan Menderes
Ramazan duası
Adnancığım,
Ramazan-ı Şerif'in cümlemiz için hayırlı, uğurlu olmasını dilerken, gelecek ramazanları, bayramları bir arada idrak etmemizi Cenab-ı Hak'tan niyaz ederiz. Dün gece Aydıncığım'la kalktık. O da oruç tutmak, sana dua etmek istedi. Allah kabul etsin masum yavrumun dualarını.
Yüzünden, gözlerinden, hasret, muhabbetle öper, kucaklarız sevgili Adnancığım.
Berin Menderes
Özlem
Adnancığım,
Bir arada yaşamaya başladığımız günden beri, iki aydan fazla senden ayrı kalmamıştım.
Yarabbi, tam on ay bitiyor.
İçimiz nasıl bir hasret ve iştiyakla (Özlemle) dolu.
Bayramda olsun ailelerin birbirini görmelerine müsaade etselerdi.
Berin Menderes
"Milyonlarca"
Berin'im
Büyük Allah'ım seni hayırlısı ile görebilmek, size kavuşabilmek lütfunu esirgemez inşallah.
Sen Berin'imi, Aydın'ımı milyonlarca öperim
Adnan Menderes
İç sızısı
Adnancığım,
Aydın'ımla dün gece biraz çıktık.
Bahçelerden iğde, hanımeli kokuları etrafa yayılıyor, ortalık mis gibi kokuyor.
İçim nasıl sızladı.
Senin kadar havayı, suyu, yürümeyi seven az bulunur.
Sabah namazında dualar kabul olur diye bol bol dua ettim.
Seni bize kavuşturması, ıstırap ve tahammülsüz hasrete nihayet vermesi için.
Boşlukta istinatsız (Dayanaksız) kalmış gibiyim.
Berin Menderes
Hüzün
Berin'im,
Hayatım... Dün o kadar bekledim, mektubun gelmedi.
Hüznüm bir kat daha arttı.
Bugün alırım inşallah.
O dayanılmaz hasretini bir derece hafifleten, ayrıca heyecan veren, sevgini getiren, nefes alma imkânı veren mektupların.
Görülmemiş bir sevgi ve iştiyakla (Özlemle) güzel yüzünü öperim Berin'im.
Adnan Menderes
Savunma
Adnancığım,
Dün gece radyodan müdafaanı (Savunmanı) hıçkırıklar içinde dinledim.
Kalbim duracak zannediyordum.
İşlemediğiniz, en küçük kabahatiniz olmayan davaların müdafaalarını yapmak... Buna mecbur olmanız beni nasıl kahrediyor bilemezsin.
Allah sana sabır, metanet, kuvvet versin.
Hâkimlerimize de insaf versin.
Çünkü sizin kadar bigünah (Günahsız) sanık olmamıştır.
Berin Menderes
Yaşlı gözler
Adnancığım,
Bazen yazdıklarımız ne kadar birbirine uyuyor.
Sana, yeni mektubun gelinceye kadar eskisini elimizden düşürmediğimizi, durup durup okuduğumuzu yazdım.
Sen de mektubunda, yenisini alıncaya kadar eskisini okumakla avunduğumuzu yazıyorsun. Bu sözün içimi rikkatle (İncelikle) doldururken, gözlerimden de yaşlar boşandı.
Berin Menderes
Istırap
Berin'im benim,
Benim ıstırabımın aslı sen ve siz... Hasretimiz.
Bir dağ başında tek başımıza olsaydık, bu ıstırabım olmazdı.
Mektuplarınla her an yetiştin ve bu sayede hasretin acısına dayanabilmek imkânını bulabildim.
Sana o kadar içten sevgi ve duygularla bağlıyım ki, böyle bir hasret ve sevgi ile seni binlerce öperim.
Biricik Berin'im benim.
Adnan Menderes
Şükran
Adnancığım,
Bugün müessif Londra uçak kazasının ikinci yıldönümü.
Bu feci ve müthiş kazadan, mucize gibi, seni sağ kurtaran ve bize yeniden bağışlayan büyük Allah'a şükranlarımı sunarken, seni bugünkü durumdan, büyük üzüntü ve ıstıraplardan da tez vakitte kurtarmasını, sıhhat ve selametle seni bize kavuşturmasını dua ve niyaz etmekteyiz.
Berin Menderes
27 Mayıs Darbesi'nin asırlık şahidi Nilüfer Gürsoy o kara geceyi anlattı!
Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan’ın idam edildiği 27 Mayıs darbesinin üstünden tam 60 yıl geçti. Darbe gecesi Cumhurbaşkanı olan babası Celal Bayar’ın Çankaya Köşkü’nden götürülüşüne şahit olan 99 yaşındaki Nilüfer Gürsoy, bugüne kadar geçen süreci anlattı.
Giriş Tarihi: 27.05.2020 08:14
27 Mayıs gecesi Cumhurbaşkanı olan babası Celal Bayar'ın Çankaya Köşkü'nden götürülüşüne şahit olan 99 yaşındaki Nilüfer Gürsoy Hürriyet'e önemli açıklamalarda bulundu.
27 Mayıs darbesinin olduğu gece Cumhurbaşkanı Celal Bayar'ın kızı Nilüfer Gürsoy da Çankaya Köşkü'ndeydi. Sabaha karşı uyandırıldı. Tank seslerini duydu, pencereden dışarı baktı. Metalik sesiyle homurdanan tankı gördü. Namlusu köşke doğru çevrilmişti. O an aklına Irak ihtilâli geldi. Henüz üstünden iki yıl geçmişti. Osmanlı hanedanından Prenses Fazile ile evlilik hazırlıkları yapan Irak Kralı Faysal, darbeciler tarafından sarayında katledilmişti. Bayar ve Menderes ailesiyle sık görüşürlerdi. Bayar ailesine de o zamandan beri tehdit mektupları geliyordu.
'ADNAN BURADA OLSAYDI'
Nilüfer Gürsoy bunları düşünerek annesi Reşide Hanım'ın yanına gitti. Babasını sordu. "Aşağı indi kızım" cevabını alınca o da aşağı indi. O sırada Berrin Menderes'i gördü. Yanında küçük oğlu Aydın Menderes de vardı. Berrin Hanım çok tedirgindi. Menderes o gün Eskişehir'deydi. "Aman beyefendi, Adnan burada olsa başka türlü mü olurdu acaba?" diye soruyordu. Bayar sakindi. "Artık çok geç" diye cevap verdi. Askerler gelince Nilüfer Hanım ve diğerleri yukarı çıktılar. Bayar darbecilere silah çekti, direndi. Ancak akıbet değişmedi. Onu korumakla görevli Muhafız Alay Komutanı Osman Köksal'ın içi kırmızı renkli arabasıyla köşkten götürüldü. Nilüfer Gürsoy köşkün önündeki bayraktan Cumhurbaşkanlığı forsunun indirilişini seyretti. Bayar'ın yaverleri de üniformalarındaki Cumhurbaşkanlığı alametlerini söküyorlardı.
'KÜÇÜMSEMEM GEÇMEDİ...'
O sıralar Dil Tarih Coğrafya Fakültesi'nin genç asistanı olan Nilüfer Gürsoy, demokrasi tarihine kara leke olarak kazınan bu sahneleri çaresizce izledi. 60 yıl sonra o günleri dün gibi hatırlarken "O zamanki öfke ve isyanımdan arındım ve küçümsemem geçmedi" diyor. 27 Mayıs'ın ordu içindeki bir grubun hareketi olduğunu söylerken dış bağlantılarının ve içerdeki destekçilerinin tam olarak aydınlatılmadığını vurguluyor: "Bugünden 27 Mayıs'a baktığımızda daha geniş bir görüşe varabiliyoruz. Ortadoğu'da yakın zamanlarda yapılmış darbelerin bir benzeriydi. Ülkemize has olmakla beraber diğer darbelerin de bir örneğiydi. Petrole giden yolun üzerindeki ülkeler için çizilmiş bir Ortadoğu projesinin parçası olduk.
'SORUMLULAR YARGILANMADI'
Ülke içinde 27 Mayıs darbesini gerçekleştiren aktörler kimler? Bunun objektif bir araştırılmasına gidilmiş mi? Hiç sanmıyorum. 27 Mayıs'ı gerçekleştirenlerin hüviyetlerine baktığımızda çeşitli eğilimlerden kişiler görüyoruz. Amerika'ya dayalı olandan Rusya'nın KGB'sinde adı geçen geniş bir yelpaze içinde 'Millî Birlikçiler'. Peki ya diğer yardımcıları? Bugüne kadar 27 Mayıs'ı hoş gören, görmeye çalışanlar? Bunların soruşturmaları yapıldı mı? 2012'lerde TBMM'lerde hazırlanan (benim de beyan verdiğim) darbe raporundan bir netice çıkacağını sanmıyorum.
Anayasa ihlali daha 27 Mayıs ile başladı. Darbeyi yapanlar Senato'ya girdi. Ömür boyu 'Tabii Senatör' diye 'tabii' olmayan, demokrasi dışı unsurlar olarak yerleştirildiler. Sanki 1945-46'dan beri verilen mücadelelerle demokrasi getirilmemişti! Darbe büyük bir projenin menhus bir parçasıydı.
'TÜM MİLLET MAĞDUR OLDU'
1960'ta Türkiye'de Cumhuriyeti'nin darbeler dönemini başlatanlar, 27 Mayıs darbe sürecini gizli açık devam ettiriyor diyebilir miyiz? Bunun üzerinde düşünenlerimiz var mı? Varsa fikirleri nedir, bilmiyoruz. 27 Mayıs darbe mağdurlarına gelince. Darbenin mağdurları sadece bizler değil asıl mağdur milletimizdir."
'103 MİLYON LİRASI VAR' DEDİLER, 16 LİRASI ÇIKTI
Nilüfer Gürsoy, Yassıada'daki yargılama sürecini anlatırken "27 Mayıs'ta DP ve mensupları hakkında ileri sürülen düzmeceler teker teker sırayla gerçek olarak karşımıza çıktı, yaşadık. Suiistimal iddiaları, Atatürk'ü inkâr, Anayasa ihlâli... Babamın bankada 103 milyon lirası olduğunu iddia etmişlerdi, hesabından 16 lira çıktı. Köşkte ailesinin iaşesini bile kendi maaşından karşılardı" dedi.
CELAL BAYAR'IN TORUNLARI ANLATIYOR:
O UĞULTULARI HİÇ UNUTMADIM
Prof. Dr. Emine Gürsoy Naskali tank sesleriyle uyandığı 27 Mayıs gecesini Hürriyet'e şöyle anlattı: "10 yaşımdaydım. Tank uğultularıyla uyandım. O uğultuları hiç unutmadım. Sonra askerler geldi. Büyükbabamın silah çektiğini, direndiğini biliyorum. Sonradan ondan da dinlemiştim, 'İçimden bir ses katil olma dedi' diye anlatmıştı. Darbeden 3-5 gün sonra köşkten ayrıldık. Çeşme'deki evimize gittik. Bir manga asker tarafından ev çevrilmişti. Dışarıyla temasımız kesikti. Gelen mektupları açıp okurlardı. Annem üniversitede asistandı. Sonra üniversiteye gitmedi diye işten attılar. Halbuki evden ayrılmasına izin verilmiyordu. Darbe olduğunda babam Almanya'daydı. Dönüşte havaalanında tutuklandı.
Bayar, Menderes, Polatkan ve Zorlu ülkeye çok değerli hizmetler yaptılar. Sadece uğradıkları hukuksuzlukla değil yaptıkları hizmetlerle de hatırlanmalarını istiyoruz."
15 TEMMUZ'DA KÖPRÜDEYDİM, 27 MAYIS'I HATIRLADIM
Prof. Dr. Akile Gürsoy da o gece köşkte darbenin çocuk şahitlerindendi: "27 Mayıs kanlı bir darbedir. Bir başbakan ve iki bakan asıldı, Yassıada sürecinde tutuklananlardan işkence ve kötü muamele sonucu pek çok kişi ölmüştü. 15 Temmuz gecesi ben tesadüfen Fatih Sultan Mehmet Köprüsü üzerinde sabaha kadar mahsur kaldım. Köprünün üstünden jetler geçti. Büyük bir terör olayı sandım. Sonra darbe girişimi olduğunu öğrendim. 27 Mayıs darbesinde 8 yaşımdaydım. Her şeyi hatırlıyorum. Büyükbabam Bayar'ın Çankaya'dan alınıp götürülmesini, Yassıada mahkemelerini, idamları... Darbe girişimini öğrendiğimde 27 Mayıs'ta yaşadıklarım gözlerimin önünden geçti. Seçilmiş bir hükümete karşı gayri kanuni bir eylem tekrar yaşanıyordu. 27 Mayıs'ta milli irade yok sayıldı. Darbeyi sadece ordu içindeki bir grup değil onları destekleyen sivil gruplar yaptı. Bunların içinde üniversitelerden, medyadan ve diğer sivil çevrelerden birçok kişiler vardı."
Prof. Dr. Emine Gürsoy Naskali, Nilüfer Gürsoy ve Prof. Dr. Akile Gürsoy