Selahattin Demirtaş'ın 'kanlı' tarihi:  6-7 Ekim

Başkan Erdoğan HDP'nin adayı Selahattin Demirtaş'ı eleştirerek '53 Kürt kardeşimizin kanı Demirtaş'ın ellerine bulanmıştır' dedi. Demirtaş ise Erdoğan'ın bu sözlerine '53 kişinin katledilmesi sözde talimatımı paylaşırsan söz veriyorum cumhurbaşkanlığı adaylığından çekileceğim' şeklinde cevap verdi. Peki, Erdoğan'ın dikkat çektiği 6-8 Ekim olayları nedir ve neler yaşandı?

 PKK/KCK sanığından "6-8 Ekim" olayları itirafı

Giriş Tarihi: 16.9.2018  12:37 Son Güncelleme: 09.10.2021 12:53

 

Selahattin Demirtaş’ın ‘kanlı’ tarihi:  6-7 Ekim

Türkiye'nin toplumsal birlik ve beraberliğine yönelik son yılların en önemli provokatif olaylarından biri olan 6-7 Ekim olayları zihinlerdeki yerini halen koruyor. HDP'nin çağrısı üzerine 6-7 Ekim 2014'te YPG/PKK mensuplarının eğitildiği Kobani (Ayn el Arap) bahane edilerek Türkiye genelinde 35 ilde PKK/PYD yandaşları ülke çapında şiddet olaylarının yaşanmasına sebep oldu.

PKK/KCK sanığından "6-8 Ekim" olayları itirafı

Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığınca, terör örgütü PKK/KCK'ya yönelik soruşturma kapsamında 11 kişi hakkında hazırlanan iddianamedeki ifadesinde sanık H.A, 6-8 Ekim olaylarıyla ilgili önemli bilgiler verdi.

Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığınca, terör örgütü PKK/KCK'ya yönelik soruşturma kapsamında 11 kişi hakkında hazırlanan iddianame, 8. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi.

Sanıklara "silahlı terör örgütüne üye olmak" ve "silahlı terör örgütü propagandası yapmak" suçlamalarının yöneltildiği iddianamede, Gaziantep'te 8 Ekim 2014'te 5 kişinin öldüğü, 4'ü polis 39 kişinin yaralandığı izinsiz gösterilerle ilgili önemli bilgiler ortaya çıktı.

Terör örgütü PKK/KCK'nın Suriye uzantısı PYD/YPG mensuplarınca sosyal medyada TSK'nın Afrin Harekatı aleyhine terör örgütünü destekleyici, övücü ve yüceltici paylaşımlar yapıldığı gerekçesiyle soruşturma başlatıldığı belirtilen iddianamede, gözaltına alınan H.A'nın etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmayı talep ettiği bildirildi.

İddianamede ifadesine yer verilen sanık H.A, sadece sosyal medya hesabı üzerinden "terör örgütü propagandası yapmak" suçundan gözaltına alındığını ancak yıllardır örgüt nedeniyle çok sıkıntı yaşadığı için bildiklerini anlatmaya karar verdiğini kaydetti.

6-8 Ekim olaylarında yeni detaylar ortaya çıktı

HDP'YE OY VERMEYENE MOLOTOFKOKTEYLLİ SALDIRI

Dosyanın tutuklu sanıklarından Talhat Y. ile 2005 yılında tanıştığını, ağabeyinin Irak'ın kuzeyinde öldürülmesiyle ilgili sanığın kendisine, "Eğer ağabeyin M.A'nın intikamını almak istiyorsan seni dağa gönderebilirim." dediğini ifade eden H.A, "Yine 2008 yılında Talhat Y, bizleri o zamanki parti olan DTP'nin ilçe binasına çağırarak markete düzenlenecek eylemin talimatını verdi. Eylem yapma gerekçemizi ise market sahibinin Kürt olmasına rağmen oyunu bağımsız adaylara yani DTP'nin adaylarına vermemesini gerekçe gösterdi. Bu olay ile ilgili hiçbirimiz yargılanmadık." beyanında bulundu.

TALİMAT HDP BİNASINDA VERİLMİŞ

Kentteki 6-8 Ekim olaylarında da yer aldığını itiraf eden H.A, şunları anlattı:

''Kobani (Ayn el Arab) olayları olarak bilinen 6-8 Ekim eylemleri sırasında Gaziantep'te polise ait TOMA aracına molotofkokteyli atılması ve bir markete molotofkokteyli atılarak yakılması olayına dosyadaki diğer sanıklarla katıldık. Markete molotofkokteyli atılmasından önce tutuklu sanık Talhat Y, bizi HDP ilçe binasına çağırdı ve örgütün başkaldırı çağrısı üzerine Kobani olayları nedeniyle ses getirici bir eylem yapmamız gerektiği talimatını verdi."

H.A, "Biz molotofkokteyli saldırısı düzenlerken yüzü kapalı olan uzun boylu bir şahıs, elinde uzun namlulu silahla, tahminimce keleşle TOMA aracına doğru hedef alarak rastgele sıkıyordu. Talhat Y. gerek market gerekse de TOMA aracına yapılan saldırıda telefonla olayı kaydediyordu. Bu şahıs yanlış hatırlamıyorsam 2017 yılında HDP Şahinbey İlçe Başkanı idi, şu anda bu görevi yapmıyor diye biliyorum." ifadelerini kullandı.

Sanık H.A, örgüt mensuplarıyla aynı mahallede ikamet ettiği için örgüte istemeyerek girdiğini, çok pişman olduğunu belirtti.

HTS KAYITLARI DOĞRULADI

H.A'nın verdiği bilgilerin yer gösterme ve olayın ardından düzenlenen tutanaklarla uyuştuğu kaydedilen iddianamede, HTS incelemelerinde de sanık Talhat Y'nin de aralarında yer aldığı bazı sanıkların kullandıkları cep telefonlarının, izinsiz gösterilerin düzenlendiği bölgede sinyal verdiği tespiti yer aldı.

 

İddianamede ayrıca, bazı sanıkların sosyal medya hesaplarından terör örgütünü övücü çok sayıda paylaşımda bulundukları, cep telefonu ve bilgisayarlarındaki incelemede de çok sayıda örgütsel materyalin ele geçirildiği bildirildi.

İl Jandarma Komutanlığı Terörle Mücadele Şubesi ile Şahinbey İlçe Jandarma Komutanlığı ekiplerince, 28 Mayıs'ta terör örgütü PKK/KCK'ya yönelik kent merkezinde düzenlenen operasyonda gözaltına alınan 10 şüpheliden 6'sı nöbetçi hakimlikçe tutuklanmıştı.

yyyyyyyyyy

'6-7 Ekim olayları'nın altıncı yılı HDP Merkez Yürütme Kurulunun çağrısı üzerine 6-7 Ekim 2014'te terör örgütü YPG/PKK yandaşlarının 35 il ve 96 ilçede gerçekleştirdiği saldırıların üzerinden 6 yıl geçti.

Sema Kaplan   |05.10.2020


Devlet, "6-8 Ekim Olayları" faillerinin peşini bırakmadı

HDP Merkez Yürütme Kurulunun çağrısının ardından terör örgütü YPG/PKK yandaşlarının 6-7 Ekim 2014'te Aynularab (Kobani) bahanesiyle gerçekleştirdiği, 2 polisin şehit olduğu, 35 kişinin yaşamını yitirdiği şiddet olaylarının üzerinden 6 yıl geçti.

Van'da PKK'lı teröristlerce katledilen Şener'in ailesi terör örgütünü lanetledi PKK yandaşlarının vahşice katlettiği gençlerin ailelerinin acısı dinmiyor Devlet '6-8 Ekim Olayları' faillerinin peşini bırakmadı 6-8 Ekim soruşturması neden tartışılıyor? Kobani eylemleri soruşturmasında 17 şüpheli tutuklandı

AA muhabirinin derlediği bilgilere göre, HDP Merkez Yürütme Kurulunca 6 Ekim 2014'te yapılan açıklamanın ardından terör örgütü YPG/PKK yandaşları tarafından Aynularab bahanesiyle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki iller başta olmak üzere 35 il, 96 ilçe ve 131 yerleşim yerinde 6-9 Ekim tarihlerinde barikatlar kurulup yollar kesildi, uzun namlulu silah, molotofkokteyli, havai fişek, taş ve sopalarla kamu binalarına ve araçlarına, vatandaşların ikametlerine, iş yerlerine ve araçlarına zarar verildi.

Şiddet olaylarında 2 polis şehit oldu, Diyarbakır'da Kurban Bayramı dolayısıyla yoksullara kurban eti dağıtan Yasin Börü ve üç arkadaşının da aralarında bulunduğu 35 kişi hayatını kaybetti, 435'i sivil, 326'sı güvenlik görevlisi 761 kişi yaralandı.

Olaylar sırasında 37 "nitelikli adam öldürme", 29 "adam öldürmeye teşebbüs", 3 bin 777 "mala zarar verme", 25 "alıkoyma", 395 "hırsızlık", 15 "yağma", 308 "iş yeri ve konut dokunulmazlığını ihlal", 13 "Türk bayrağını yakma, 7 "Atatürk'ü Koruma Kanun'una muhalefet" suçu işlendi.

Terör örgütü yandaşlarının saldırıları sonucu çok sayıda ev ve iş yeri ile okul, Kur'an kursu, kültür merkezi, müze ve yurt binasında hasar oluştu.

Şiddet eylemlerinin devlete maliyeti 300 milyon liranın üzerinde olurken olaylar nedeniyle zarar gören esnafa devlet tarafından yaklaşık 50 milyon liralık ödenek sağlandı.

Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde tesis edilen huzur ve güven ortamını zarara uğratan şiddet eylemleri, can ve mal kayıplarının yanı sıra ekonomi, turizm ve sosyal hayata da ağır darbe vurdu.

Yasin Börü ve arkadaşları vahşice katledildi

Diyarbakır'da ihtiyaç sahiplerine Kurban Bayramı'nda et dağıtmak isteyen Yasin Börü ve üç arkadaşı, bir grubun silah, taş, sopa ve kesici aletli saldırısına uğramaları sonucu sığındıkları binanın üçüncü katında linç edildi.

DEAŞ üyesi oldukları iddiasıyla binadan atılan gençlerin cesedine işkence yapıldı, ayrıca 16 yaşındaki Börü'nün üzerinden arabayla geçildi, Ahmet Dakak'ın başı taşla ezildi.

Cesetleri yakılan ve tanınmayacak hale gelen çocuklar, aileleri tarafından güçlükle teşhis edilebildi. Olaylardan şans eseri yaralı kurtulan ve arkadaşlarının vahşice öldürülmesine tanıklık ettiği için psikolojisi bozulan Yusuf Er, Diyarbakır dışındaki bir hastanede tedavi gördü.

201 okul hasar gördü

Tunceli'de 2, Mersin'de 3, Diyarbakır'da 34, Şırnak'ta 13, Batman'da 4, Şanlıurfa'da 19, Bitlis'te 8, Bursa'da 2, Mardin'de 36, Muş'ta 6, İstanbul'da 11, Bingöl'de 2, Hakkari'de 28, Siirt'te 13, Van'da 18, Gaziantep ve Adıyaman'da birer okulda terör örgütü yandaşlarının saldırıları nedeniyle hasar meydana geldi.

Tahribata uğrayan okullar ve kamu binaları, devletin sağladığı imkanlarla onarılarak kısa sürede hizmete açıldı.

Müze ateşe verildi

Diyarbakır'da düzenlenen izinsiz gösterilerde PKK'lı teröristlerce yakılan ve kullanılamaz hale getirilen Ziya Gökalp Müzesi, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) arasında imzalanan protokolle restore edildi.

TÜRSAB sponsorluğunda 1 milyon 814 bin lira bütçe ile 2016 yılında restorasyon çalışmaları tamamlanan müze binası, teşhir için son teknoloji ile donatılmış şekilde Bakanlığa teslim edildi.

Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından teşhir ve tanzim için 1 milyon 490 bin lira harcanan müze, yürütülen çalışmalarla yeniden ziyaretçilerini ağırlıyor.

386 kişi tutuklandı

Olaylara ilişkin 1600'ü aşkın şüpheli hakkında soruşturma başlatılırken gözaltına alınan 894 şüpheliden 386'sı tutuklandı, 244'ü hakkında adli kontrol kararı verildi.

Diyarbakır

Diyarbakır'da yaşanan saldırılarda Yasin Börü ve arkadaşlarının da aralarında bulunduğu 12 kişi hayatını kaybetti, 65 vatandaş ile 14 güvenlik görevlisi yaralandı.

Kentte 144 özel bina ve iş yeri, 16 kamu binası, 6 av bayisi, 17 özel ve kamu bankası, 4 okul, bir müze, 88 özel araç, 40 kamu aracı, bir parti binası ve 36 kent güvenliği kamerası zarar gördü.

Diyarbakır'da olaylarda zarar gören 73 esnafa Diyarbakır Valiliğince ödeme yapıldı.

Gaziantep

Gaziantep'te, 5 kişinin hayatını kaybettiği, 4'ü polis 42 kişinin yaralandığı olaylarda, aralarında polis merkezinin de bulunduğu 12 kamu binası, 5 okul, 5 ev, 44 iş yeri, 77 araca yaklaşık 1 milyon liralık zarar verildiği tespit edildi.

Van

Van'da 170 araç, 20 okul, 5 dini müessese, 40 kamu binası ve 523 iş yeri büyük hasar gördü. Hasara uğrayan kamu binaları, okullar, dernek binaları ve Kur'an kursları da baştan sona yenilenerek hizmete açıldı.

Siirt

5 sivilin hayatını kaybettiği, 17 sivil ile 20 emniyet mensubunun yaralandığı Siirt'te, gözaltına alınan 69 kişiden 16'sı tutuklandı.

Saldırılarda, kamuya ait ilk ve orta dereceli 12 okul, kütüphane, halk eğitim merkezi, 4 sağlık merkezi, bir acil sağlık istasyonu ve erkek öğrenci yetiştirme yurdu yakılarak kullanılamaz hale getirildi.

Batman

Batman'daki saldırılarda bir kişi hayatını kaybetti, 56 kişi yaralandı, güvenlik güçlerince gözaltına alınan 105 kişiden 32'si tutuklandı. Olaylarda 6 kamu binası, 15 özel banka ve ATM, iki siyasi parti binası, 62 resmi ve özel araç, 91 iş yeri ve 5 evde hasar meydana geldi.

Mardin 

Mardin'de 6 kişi yaşamını yitirdi, 29 sivil ile 22 polis yaralandı, 14 otomobil, 69 polis aracı, kaymakamlık binaları, emniyet binaları, 36 okul, 6 siyasi parti ve 69 bina zarar gördü. Gözaltına alınan 311 kişiden 108'i tutuklandı.

Şırnak

30 kişinin yaralandığı Şırnak'ın Cizre ilçesinde, ateşe verilmesi sonucu tahrip olan 13 okul ile yağmalanan 2 özel öğrenci yurdu, Valilik tarafından kısa sürede onarıldı. 

6-7 Ekim'in yaralarını devlet sardı

Dönemin Başbakanlığı tarafından illere gönderilen ödeneklerle vatandaşların ve esnafın zararı giderildi. Olaylarda tahribata uğrayan yerler, devletin sağladığı imkanlarla onarıldı.

Olayların yaşandığı illerdeki zarar gören esnafa yaklaşık 50 milyon lira tutarında ödenek aktarıldı.

18 sanık hakkında ağırlaştırılmış müebbet

Diyarbakır'daki izinsiz gösterilerde Yasin Börü, Ahmet Dakak, Riyat Güneş ve Hasan Gökguz'un öldürülmesiyle ilgili 41 sanıktan 16'sı "canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme" ile "devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak" suçlarından beşer kez ağırlaştırılmış müebbet, 2'si ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Suç tarihinde yaşı 18'den küçük olan 6 çocuğa ise 110'ar yıl hapis cezası verildi.

Sanıklardan 18'i müşteki Yusuf Er'e karşı eylemleri nedeniyle "kasten öldürmeye teşebbüs" suçundan 18'er, suça sürüklenen 6 çocuk bu suçtan 12'şer yıl hapse mahkum edilirken, 15 sanık ile 6 suça sürüklenen çocuğun "terör örgütü propagandası yapmak", 11 sanığın "konut dokunulmazlığını ihlal etmek", bir sanığın "Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefet", bir sanığın ise "iş ve çalışma hürriyetinin ihlali" ve "örgüt adına suç işlemek" suçlarından da mahkumiyetlerine hükmedildi.

Sanıklardan Remzi Özşan, "ölü üzerinden hırsızlık" suçundan 12 yıl, Uğur Doğanay ise "ruhsatsız silah taşımak" suçundan 3 yıl 9 ay hapse ayrıca mahkum edildi.

Sanıklardan 13'ünün beraatine karar verilirken hakkında yakalama kararı bulunan 3 sanığın dosyası ayrıldı. Sanıklardan biri sonraki süreçte yakalandı. İkisi firari 3 sanığın Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılaması sürüyor.

Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ tutuklandı

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca, ülke genelindeki olaylar nedeniyle terör örgütü PKK/KCK'nın elebaşları ile bazı siyasi parti yöneticileri hakkında "devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak", "nitelikli kasten adam öldürme", "kasten adam öldürmeye teşebbüs", "yağma", "kişiyi hürriyetinden yoksun kılma", "mala zarar verme", "kasten yaralama", "hırsızlık", "iş yeri ve konut dokunulmazlığını ihlal" suçlarından soruşturma başlatıldı.

Olayların yaşandığı dönemde HDP Eş Genel başkanları olan Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ'ın da soruşturma kapsamında sonraki süreçte Ankara 1. Sulh Ceza Hakimliğinin kararıyla tutuklanmalarına karar verildi.

Kobani soruşturmasında 17 kişiye tutuklama kararı

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, eski HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ Şenoğlu'nun da tutuklu bulunduğu 2014'te Kobani bahanesiyle düzenlenen eylemlere ilişkin soruşturması kapsamında, 25 Eylül'de eski HDP milletvekillerinin de bulunduğu 82 zanlı hakkında gözaltı kararı çıkartıldı.

7 ilde düzenlenen operasyonda terörle mücadele ekiplerince 20 zanlı yakalandı. Emniyetteki işlemlerin ardından sevk edildikleri adliyede mahkemeye çıkarılan şüphelilerden HDP'li Kars Belediye Başkanı Ayhan Bilgen ile Nazmi Gür, Ayla Akat Ata, Emine Ayna, Emine Beyza Üstün, Bircan Yorulmaz, Bülent Barmaksız, Can Memiş, Dilek Yağlı, Günay Kubilay, Zeki Çelik, Ali Ürküt, Pervin Oduncu, Alp Altınörs, Berfin Özgü Köse, Cihan Erdal ve İsmail Şengün tutuklandı.

Sırrı Süreyya Önder, Altan Tan ve Gülfer Akkaya ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

6-8 Ekim olaylarında ne olmuştu?

Cumhurbaşkanı Erdoğan HDP’nin adayı Selahattin Demirtaş’ı eleştirerek “53 Kürt kardeşimizin kanı Demirtaş’ın ellerine bulanmıştır” dedi. Demirtaş ise Erdoğan’ın bu sözlerine “53 kişinin katledilmesi sözde talimatımı paylaşırsan söz veriyorum cumhurbaşkanlığı adaylığından çekileceğim” şeklinde cevap verdi. Peki, Erdoğan’ın dikkat çektiği 6-8 Ekim olayları nedir ve neler yaşandı?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, HDP’nin cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş’ı Kobani olayları ile ilgili eleştirerek “53 Kürt kardeşimizin kanı Demirtaş’ın ellerinde bulanmıştır” dedi. Selahattin Demirtaş da “53 kişinin katledilmesi sözde talimatımı paylaşırsan söz veriyorum senin lehine cumhurbaşkanlığı adaylığından çekileceğim” açıklamasını yaptı. O dönemde neler yaşandı, 53 kişi neden hayatını kaybetti, işte 6-8 Ekim olayları ve o dönemde yaşanan olaylar.

2014’ün yaz aylarında DEAŞ, Suriye topraklarında adım adım ilerliyor ve koalisyon güçleri de terör örgütü DEAŞ’a karşı mücadele ediyordu. Terör örgütü DEAŞ’ın hedefinde Kobani, diğer adıyla da Ayn Al Arab vardı. Türkiye sınırına yakın bir mesafede bulunan Kobani yaklaşık 54 bin nüfuslu, çoğunlukla Kürt, Arap ve Türkmenlerin yaşadığı bir kent.

Terör örgütü DEAŞ 2014 yılının haziran ayında üç koldan bombalı araçlarla Kobani’ye saldırı düzenledi. Saldırılar haftalarca devam ederken bir başka terör örgütü PKK’nın Suriye’deki kolu YPG de Kobani’yi ele geçirmeyi hedefliyordu.

Söz konusu saldırılar devam ederken HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın da aralarında bulunduğu bir heyet Kobani’ye gitti.

Demirtaş Kobani’den dönüşünde ise şu açıklamayı yaptı: “Bu bir yalvarma değildir. Bu bir minnet değildir. Tarihi direnişe hep birlikte katılalım, tarihi direnişi hep birlikte yapalım ki tarihi ittifakı da tarihi birliği de oluşturma fırsatımız olsun.”

 

Aynı günlerde ise tarihe ‘6-8 Ekim Olayları’ olarak geçecek olan ve 53 kişinin hayatını kaybettiği sokak çatışmalarının fitili ateşleniyordu. HDP Genel Merkezi tarafından yapılan çağrıda ‘Halklarımızı sokağa çıkmaya, çıkmış olanlara destek vermeye çalışıyoruz” denildi.

 

Bu çağrı sonrasında DiyarbakırMardin, Şırnak, Batman ve Van’da başlayan olaylar kısa sürede yayıldı ve sokak çatışmaları yaşanmaya başladı.

Taş ve sopalarla başlayan çatışmalarda kısa süre sonra silahlar da kullanılmaya başlandı. 7 Ekim 2014’te Yasin Börü ve 3 arkadaşı Diyarbakır’da terör örgütü üyeleri tarafından katledildi.

3 gün süren olaylar sonrası bilanço son derece ağırdı. 6-8 Ekim Olayları sırasında 53 kişi hayatını kaybetti, 221 vatandaş ile 139 polis yaralandı. Çıkan olaylarda 144 özel bina ve iş yeri, 16 kamu binası, 17 özel ve kamu bankası, 4 okul, 88 özel araç, 40 kamu aracı ve bir parti binası tahrip edildi.

Yaşanan bu kanlı olaylar sonrası Selahattin Demirtaş, “Biz yaptığımız çağrıda asla şiddet kullanılması çağrısı yapmadık” dedi.

6-8 Ekim Olayları nedeniyle 189 kişi gözaltına alındı bunlardan 45’i tutuklandı.

6-8 Ekim olayları: “Provokasyon Olduğu Gerçektir, Geri Kalan İllüzyondur”

Selahattin Demirtaş, “6-8 Ekim olayları” ile ilgili savunmasında, 7 Ekim’de Kobani gösterileri azalmaya başlarken iki olayın bu seyri değiştirdiğini, sonrasında ise şiddetin provokasyonlarla körüklendiğini belirtti.

HDP önceki dönem eş genel başkanı ve İstanbul milletvekili Selahattin Demirtaş, tutuklu yargılandığı davada 6-8 Ekim 2014 tarihinde yaşanan olaylardan dolayı kendisine yöneltilen suçlamaları (31 no’lu fezleke) yanıtladı.

Demirtaş, Ankara Sincan’da görülen duruşmada yaptığı savunmasına, başta iktidar yetkilileri ve köşe yazarları olmak üzere medyadaki ithamlarda sık sık tekrarlanan ve hakkındaki iddianamede de geçen, “Demirtaş’ın sokağa çıkma çağrısı”nın mahkemede yüzüne okunmasını isteyerek başladı.

“6-8 Ekim’de yaptığım çağrının yüzüme okunmasını istiyorum, ben bulamadım çünkü”

Demirtaş, “Şimdi ben savunmama başlamadan önce, bu 17 bin 772 sayfa ek deliller içerisinde, Selahattin Demirtaş olarak benim 6-8 Ekim’de yaptığım çağrının yüzüme okunmasını istiyorum” dedi. “Savunmama öyle başlayayım. Ben bulamadım çünkü. HDP Genel Merkezi’nin sosyal medya hesabından yaptığı çağrıdan bahsetmiyorum. Savcı, Demirtaş çağrı yaptı diye iki tane gazete kupürünü dosyaya koymuş olduğuna göre, bu konuda benim çağrımla ilgili delile ulaşmıştır mutlaka. Çağrım nerede, çağrımın yüzüme okunmasıyla savunmama başlayayım.”

“Kobane protestoları çağrı yapıldığında 25 gündür sürüyordu”

Söz konusu çağrının 6 Ekim 2014’deki HDP MYK toplantısı sonrasında HDP’nin Twitter hesabından saat 20.00-21.00 sularında yapıldığını vurgulayan Demirtaş, Kobane için dayanışma gösterilerinin çağrıdan çok önce başladığına ve çağrı sonrasındaki 24 saat boyunca da gösterilerde şiddet yaşanmadığına dikkat çekti:

“O saatte Türkiye’de, daha doğrusu 25 gündür Türkiye’nin her yerinde devam eden protestolar vardı. Zaman zaman gerilimler oluyordu, ama hiçbir şiddet eylemi yoktu. Yakma, yıkma, öldürme, yaralama hiçbir şey yoktu.”

6 Ekim akşam saatlerinde Adıyaman, Batman, Diyarbakır Bismil, İstanbul Avcılar, Beşiktaş, Kartal, Kocamustafapaşa, Sarıgazi, Zeytinburnu, Eskişehir ve Van’da yapılan Kobane gösterilerine ilişkin medyada çıkan haberleri paylaşan Demirtaş, bu eylemlerde bir şiddet olayı yaşanmadığının altını çizdi.

7 Ekim’de gösteriler azalırken yaşanan iki olay

6 Ekim akşamı ve gecesi yapılan yürüyüşlerden sonra 7 Ekim öğle saatlerinde gösterilerin azaldığını belirten Demirtaş, “Sabah öyle çok yoğun bir gösteri falan olmadı. Küçük gösteriler oldu, 7 Ekim günü” dedi.

Demirtaş, bu seyri değiştiren iki olaydan birinin Muş Varto’da bir kişinin polisin açtığı ateşle hayatını kaybetmesi olduğunu, diğerinin ise aynı gün saat 14:00 sularında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Antep’de yaptığı konuşma olduğunu söyledi:

“7 Ekim günü, Muş Varto ilçesinde öğlen saatlerinde, 14:30 gibi, bir haber basına düştü; ‘Bir kişi, polisin açtığı ateş sonucunda hayatını yitirdi.’ 25 yaşında, Hakan Buksur. Kobani olaylarının ilk şiddet eylemidir. Katledildi… Biz açıklama yapmışız, aradan neredeyse bir güne yakın bir zaman geçmiş, hiçbir şiddet olayı yok. Gösteriler de durulmuş neredeyse. Fakat bakın aynı saatte, biri daha açıklama yapıyor. Ayın 7’si, yine 14 suları. Gaziantep’te, mülteci kampında konuşma yapıyor. Diyor ki ‘Kobani düştü düşecek.’ Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan.”

“Altındaki provokasyonları anlatmak için bunları söylüyorum. Cumhurbaşkanı bunları istedi falan da demiyorum” diyen Demirtaş, “Yanlış anlaşılmasın, öyle savcının yaptığı gibi, savcı benim üstüme atsın, ben de onun üstüne atayım değil. Ama ortada bir toplumsal infial varsa onu yaratan bu açıklamadır. Bizim açıklamamız değildir” dedi.

“15 Temmuz’da parlamentoyu bombalayan, Varto’da genci mi öldürmeyecek?”

7 Ekim’de Muş Varto’da 25 yaşındaki genci öldüren kişinin hâlâ tespit edilemediğini belirten Demirtaş, “Hani diyorlardı ya ‘güvenlik görevlileri sivil mi öldürür?’ Öldürür, öldürmez 15 Temmuz’da gördük” dedi. “Kimdirler bunlar, gördük. Parlamentoyu bombaladılar, Kızılay’ı bombaladılar, köprüyü bombaladılar. Bu insanlar Varto’da HDP’li 25 yaşında bir genci mi öldürmeyecek?”

6-8 Ekim olayları sırasında Van’da araçları ateşin içine iten bir polis panzerinin görüntüleri olduğunu ve bu görüntülerin mahkemede izlenmesini istediğini belirten Demirtaş, 7 Ekim öğleden sonra provokasyonların farkına vardıklarını ve İçişleri Bakanı ile koordinasyon halinde, bütün şiddet eylemlerini durduracak, provokasyonları durduracak tedbirleri almaya çalıştıklarını söyledi. 

“Efkan Ala, ‘Bizim kontrol edemediğimiz güvenlik güçleri var’ dedi”

“İçişleri Balanı Efkan Ala gelsin, şurada anlatsın. Kendisi dürüst bir insandır tanıdığım kadarıyla, herhalde hiçbirini inkâr etmez” diyen Demirtaş, Ankara milletvekili Sırı Süreyya Önder aracılığı ile görüştükleri Efkan Ala’nın, “Bizim kontrol edemediğimiz güvenlik güçleri var” dediğini belirtti.

“Suçlama kampanyası 11 Ekim’de başladı”

Olayların sonrasında üç gün boyunca kendilerine bir suçlama yöneltilmediğini, 11 Ekim’de ise sistematik bir suçlama kampanyasının başlatıldığını söyleyen Demirtaş, bunun 48 gün sürdüğünü belirtti:

“Ayın 8’inde bizi suçlayan yok, çünkü gece gündüz temastayız. 9’unda bizi suçlayan yok. Bırakın suçlamayı, beraber hareket ediyoruz. İmralı’dan not getiriyoruz, birlikte okuyoruz, koordine ediyoruz, şiddeti durdurmaya çalışıyoruz, suçlayan yok. Ayın 10’u oluyor suçlayan yok. Ayın 11’inde pattadanak bir açıklama yapılıyor: ‘Demirtaş’ın açıklamasıyla sokağa dökülen halk 54 kişiyi katletti. Katil Demirtaş…’ … Tam 48 gün sürdü, 48 gün. Hepsi arşivdedir burada. 48 gün, 763 tane makale benim ismimle yazıldı, ‘Katil Demirtaş…’ Sabah, Yeni Şafak, Takvim, Akşam, bilmem ne. ‘Katil Demirtaş.’ ‘Demirtaş’ın çağrısıyla sokağa çıkanlar…’ ‘Demirtaş Yasin Börü’nün katili…’ … Hiç kimse de çıkıp ‘Ya arkadaşım Demirtaş’ın çağrısı nerede?’ demedi. ‘Demirtaş’ın yaptığı çağrıyla, Demirtaş’ın yaptığı çağrıyla...’ Bakın HDP MYK’nın tweet’iyle bile demiyorlar artık. ‘Demirtaş’ın çağrısıyla’; o yüzden size soruyorum, dosyanızda var mı Demirtaş’ın yaptığı çağrı? Sokağa çağırdı, ‘Çıkın birbirinizi asın, kesin’ dedi. Dedi ya dedi, sokağa çağırdı…”

“Büyük bir asparagas”

6-8 Ekim olaylarının kendi çağrısı üzerine yaşandığı iddiasının “büyük bir asparagas” olduğunu belirten Demirtaş, hayatını kaybedenlerin yüzde 90’ının HDP'li olduğuna da dikkat çekti:

“Böyle bir şey yok. ’6-8 Ekim: HDP, Demirtaş’ büyük bir asparagastır, yalandır, illüzyondur. Ortada olan gerçek şudur; katledilmiş, vahşice ve sinsice katledilmiş 52 insanımız var, yüzlerce yaralı var, yakılmış yıkılmış işyerleri, evler var. Bunların yüzde 90’ı HDP’lidir. Yani doğrudan HDP’li kitle hedeflenmiştir. HÜDAPAR’lılar da provokasyon için vahşice katledilmiştir. Olayların en yakıcı kısmı budur. Bu gerçektir. Provokasyon olduğu gerçektir. Ama geri kalan her şey illüzyondur, sahtedir. AKP eliyle, talimatıyla medya aracılığıyla yaratılmış bir algıdan ibarettir.” (ŞA)

6-8 Ekim Kobani Olaylarının Bilançosu

HDP'nin Kobani'yi bahane ederek yandaşlarını sokağa çağırmasıyla meydana gelen saldırılarda 50 kişinin yaşamını yitirmesine neden olan 6-8 Ekim saldırılarının üzerinden 48 gün geçti.

HAKSÖZ-HABER

6 Ekim'de başlayıp 7 Ekim'de şiddetlenen ve etkisi halen devam eden olayların üstünden 48 gün geçti. Batman'da HÜDA PAR'a düzenlenen saldırıyla işaret fişeği atılan ve birçok il ve ilçeye yayılan saldırılarda yaşamını yitirenlerin sayısı 50 olarak hesaplanırken, "Bu kadar insan neden öldü ve kimler tarafından öldürüldü?" sorusunun cevabı aranıyor.

HDP'nin Kobani'yi bahane ederek yandaşlarını sokağa çağırmasıyla meydana gelen saldırılarda 50 kişinin yaşamını yitirmesine neden olan 6-8 Ekim saldırılarının üzerinden 48 gün geçti ancak, ölümlere sebebiyet verenler bilinirken, "Bu kadar insan neden öldü ve kimler tarafından öldürüldü?" sorusunun cevabı netlik kazanmış değil.

Kamuoyu yaşanan ölüm, yağma, talan, kundaklama, gasp gibi birden fazla suçun işlendiği 6-8 Ekim olaylarıyla ilgili Devletin verileri ortaya koymasını beklerken, dün bir basın açıklaması yapan Diyarbakır Valisi Hüseyin Aksoy, 6-8 Ekim olaylarına polisin neden müdahale etmediğini,"şehit verilebileceğini" gerekçe göstermesi dikkat çekti ve "Vatandaşın can ve mal güvenliğinden böyle bir nedenden ötürü vazgeçilebilir mi?" sorusunu sordurdu.. Durum böyle olunca özellikle “yaşamını yitirenlerin nasıl, nerede ve kim tarafından öldürüldüğü” gibi kamuoyunun kafasındaki pek çok soru yanıtsız kalıyor.

Hürriyet'te Yayınlandı

Bu noktada olayların üzerinden 48 gün geçmesine rağmen devletin yap(a)madığını Hürriyet'ten gazeteci Ali Dağlar yaptı. Dağlar, basına yansıyan bilgileri derleyerek olaylarda yaşamını yitirenlerin isimlerini, kaç yaşında olduklarını, hangi şehirde öldürüldüklerini ve kimler tarafından vuruldukları bilgisini kamuoyu ile paylaştı. Yaşamını yitiren 50 kişiden 5'nin HÜDA PAR binalarında açılan ateş sonucu öldürüldüğü iddia edilen haberde konuyla ilgili bilgiler aktarıldı. İşte Dağlar'ın derlediği bilanço:

MUŞ

1- Hasan Buksur (25) 7 Ekim Muş’un Varto ilçesinde Kobani’ye IŞİD saldırısını protesto eden gruplar sokaklara barikatlar kurup, polisle çatışmaya girdi. Varto’nun Buzlugöze köyünden inşaat işçisi Buksur, bu olaylar sırasında başına isabet eden bir kurşunla hayatını kaybetti. Bu, 6 Ekim Pazartesi günü başlayan toplumsal olaylarda kayıtlara geçen ilk ölüm haberiydi. Varto’nun HDP’li Belediye Eşbaşkanı Sabite Ekinci, Buksur’un ölümünden sonra “Özel Harekâtçılar hedef alarak alnından vurdular” iddiasında bulundu.

BATMAN

2- Emrah Demir (23)  7 Ekim Lise mezunu. Ailesi Batman’dan İstanbul’a göç etmişti. İstanbul Yenibosna’da babasına ait bir kıraathanede çalışıyordu. 7 kız kardeşi vardı, ailenin tek erkek çocuğuydu. Askerden döneli 6 ay olmuştu. Bayram nedeniyle Batman’a dedesini ziyarete gitti. Bir arkadaşının çağrısıyla protesto yürüyüşüne katıldı. HDP’lilerin İslamcı çizgideki Hüda-Par binası önünde düzenledikleri gösteri sırasında göğsüne isabet eden 4 saçmayla hayatını kaybetti. Başsavcılıktan yapılan açıklamada, ölümün Hüda-Par binasından tüfekle ateş edilmesi sonucu meydana geldiği ifade edildi.

VAN

3- Hamit Caner (58)  7 Ekim Van Belediyesi’nde 22 yıllık işçi, 3’ü kız 6 çocuk babasıydı. Van’da meydana gelen olaylarda PKK yanlısı bir grup Diyanet’e bağlı Bediüzzaman Kur’an Kursu binasına molotofkokteyli ve taş atarak saldırdı. Bu sırada olay yerinde bulunan Caner, göğsüne isabet eden tek tabanca kurşunuyla hayatını kaybetti. HDP, Caner için taziye çadırı kurup kendisini ‘şehit’ ilan etti. Buna karşılık, Hüda-Par’a yakın bir internet sitesi, Caner’in saldırıya maruz kalan bir kadın yakınını korumak isterken PKK’lı göstericiler tarafından vurulduğunu iddia etti.

4- Yunus Aktaş (19)  9 Ekim İnşaat işçisi. Van’ın Seyrantepe Mahallesi’nde Kürt grupların IŞİD’i protesto eden gösterileri sırasında polisle çıkan çatışmalarda silahla vuruldu, 2 gün sonra 11 Ekim’de hastanede hayatını kaybetti. Aynı saldırıda yaralanan Savaş Yücedağ, okul bahçesinde bulundukları sırada polisin üzerlerine rastgele ateş açtığını öne sürdü. Yunus Aktaş’ın cenazesi HDP’liler tarafından kaldırıldı.

DİYARBAKIR

5- Hüseyin Dakak (19)  7 Ekim Hüda-Par gönüllüsü. Pasta malzemesi satan babasının yanında çalışıyordu. Kendisi gibi Hüda-Par sempatizanı olan 3 arkadaşıyla birlikte bayramın son günü Diyarbakır’ın İskanevleri  semtinde kurban eti dağıtımından dönerken araçlarının önünü kesen 50-60 kişilik PKK yanlısı bir grubun saldırısına uğradı. Olay yerinde öldü. Otopsi raporunda “Vücudunda 22 delici/kesici alet ve 1 ASMÇ (Ateşli Silah Mermi Çekirdeği) yaraları nedeniyle hayatını kaybettiği” tespitine yer verildi. 

6- Yasin Börü (16)  7 Ekim Hüda-Par gönüllüsü. Babası fırıncıydı, Gaffar Okkan Anadolu İmam Hatip Lisesi 11. sınıf öğrencisiydi. O da kurban dağıtımından dönerken saldırıya uğrayan gruptaydı. Ahmet Dakak vurulunca, diğer 2 arkadaşıyla birlikte olay yerindeki bir binaya sığındı. Bu binada aynı grup tarafından linç edilerek öldürüldü. Hüda-Par’ın açıklamasında, “Öldürüldükten sonra yakıldığı” ileri sürüldü. Aynı saldırıdan yaralı olarak kurtulan Yusuf Er, Börü’nün “3’üncü kattan aşağı atıldığını, üzerinden araçla geçildiğini, ayrıca kafasının taşla ezildiğini” söyledi. Börü’nün öldürülüşü hem Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan hem de Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından gündeme getirildi.

7- Riyad Güneş (26)  7 Ekim Kuruyemişçi. Ortaokul mezunu, 2 çocuk babası. Kurban dağıtan Hüda-Par gönüllüleri arasındaydı. Aynı saldırıda binaya sığındı ve aynı saldırganlar tarafından öldürüldü. Görgü tanığı Yusuf Er, Güneş’in de binadan aşağı atıldığını söyledi.

8- Hasan Gökgöz (25) 7 Ekim Kuruyemişçiydi. 4 yıllık evli, 2 yaşında oğlu vardı. Öldüğünde, eşi ikinci çocuklarına 9 aylık hamileydi. Aynı hadisede PKK yanlısı grubun saldırısında arkadaşlarıyla aynı binaya sığındı.  Bıçaklanarak öldürüldü ve görgü tanıklarına göre Börü ve Güneş gibi aşağı atıldı. Vücudunda 20 kesici-delici alet yarası tespit edildi.

9- Turan Yavaş (40)  7 Ekim Reklam tabelacısı, evli ve 2 çocukluydu. Hüda-Par üyesi, Bağlar ilçesi meclis adayıydı. Diyarbakır’ın Bağlar semtinde PKK yanlılarının saldırısına uğrayan Hüda-Par’a yakın Köy-Der binasındaydı. Hüda-Par Diyarbakır İl Başkanı Şehmuz Tanrıkulu’nun açıklamasına göre, bina yakılmaya kalkışılınca, aşağı indi, bu sırada açılan tabanca ateşiyle öldürüldü.

10- Cumali Güneş (30)  7 Ekim Şanlıurfa’da sağlık memuruydu. Bayram ziyareti için Diyarbakır’da bulunuyordu. Hüda-Par’ın kurban dağıtan gönüllüsüydü. Kundaklama girişimine hedef olan Köy-Der binasındaydı. Dışarı çıkınca tabancayla göğsünden vuruldu, 10 Ekim’de hayatını kaybetti. Cebinden kurban eti dağıtılacak fakir ailelerin listesi çıktı.

11- Mahfuz Enes (55)  7 Ekim Diyarbakır’ın Sur ilçesinde ‘menşei belirsiz’ bir ateşli silahla vurularak öldürüldüğünde yanında eşi vardı. Hüda-Par İl Başkanı Şehmuz Tanrıkulu, Enes’in sarıklı, cübbeli kıyafeti nedeniyle, IŞİD’çi diye hedef seçildiğini öne sürdü, “Kendisi Menzil’ciydi” dedi.

12- Süleyman Kale (19)  7 Ekim Diyarbakır’da PKK yanlılarıyla, Hizbullah yanlıları arasında meydana gelen çatışma sırasında tabancayla öldürüldü. Kürt medyasında Kale’nin Hizbullah tarafından vurulduğu iddiası işlendi.

13- Yusuf Tokar 7 Ekim Aynı gün Diyarbakır’ın muhtelif semtlerine yayılan olaylar sırasında protestocu grubun içindeyken ateşli silahla öldürüldü. Kimliği ve yaşı hakkında açık kaynaklarda fazla bir bilgi yok. 

14- Mahsum Çoban (21)  7 Ekim Aynı akşam meydana gelen olaylar sırasında pompalı tüfekle öldürüldü. HDP çevreleri, Çoban’ın ölümünden Hizbullah ve Hüda-Par’ı sorumlu tuttu.

15- Uğur Özbay (19)  9 Ekim Diyarbakır’da Kürt grupların IŞİD protestoları sırasında tabancayla vuruldu. HDP çevreleri, polis ateşiyle öldüğünü ileri sürüyor.

16- Baver Şeyhanlıoğulları (18)  9 Ekim Diyarbakır’daki Hüda-Par yanlısı grupla PKK taraftarları arasında yeniden alevlenen çatışmalar sırasında pompalı tüfekle öldürüldü. HDP çevreleri, Mahsum Çoban gibi Şeyhanlıoğulları’nın da Hizbullah tarafından öldürüldüğünü iddia etti.

17- Mesut Menekşe (42)  10 Ekim Diyarbakır’ın Şehitlik semtinde 10 Ekim günü yapılan Kobani protestosuna katılan göstericiler arasındaydı. Ertesi gün evinde hayatını kaybetti. İnsan Hakları Derneği, Menekşe’nin polisin sıktığı biber gazına maruz kaldığı için fenalaşıp evinde öldüğünü ileri sürdü. Diyarbakır Valiliği ise bu iddiayı reddederek, Menekşe’nin uyuşturucu bağımlılığı tedavisi gördüğünü, kesin ölüm nedeninin Adli Tıp raporuyla ortaya çıkacağını belirten bir açıklama yaptı.

18- Murat Dağ (24)  10 Ekim Diyarbakır’ın Bağlar ilçesindeki gösteriler sırasında ateşli silahla vuruldu. Cenazesi HDP’liler tarafından kaldırıldı. HDP milletvekili Nursel Aydoğan cenaze töreninde, “Başbakan’ın talimatıyla polis Dağ’ı da öldürdü” suçlamasını yöneltti.

ANTEP

Antep, 6-7 Ekim hadiselerinin ardından karşıt çizgide grupların silahlanıp çatışmaya girdiği iç savaş görüntülerine sahne oldu. Kürtlerin yoğun yaşadığı mahallelerde düzenlenen Kobani protestoları, beraberinde tepki gösterilerini getirdi. Şehrin bazı noktalarında ellerinde satır, silah, sopa taşıyan, kimi tekbir getiren, kimi kurt işareti yapan gruplarla, Kürt göstericiler karşı karşıya geldi. 9 Ekim Perşembe günü akşam saatlerinde duyulmaya başlayan silah sesleri sabah 03.00’e dek susmadı. Gün aydınlandığında 5 ölü, 3’ü polis 20 yaralı vardı. 

19- Sevgi Alıcı  (19)  9 Ekim Barak Mahallesi’ndeki evinde sofrada yemek yerken pencereden girip ensesine saplanan tabanca kurşunuyla hayatını kaybetti. 2 yıllık evli, 11 aylık bir çocuk annesiydi. Silahı kimin ateşlediği araştırılıyor.

20- Süleyman Balcı (15)  9 Ekim Barak Mahallesi’ndeki olaylarda pompalı tüfekle vuruldu. Babası inşaat ustası, ortaokul terk, işsiz. Ailesine göre ekmek almak için sokağa çıkmıştı. Ölümünden hemen önce aşırı milliyetçi grubun içinde tekbir getirirken görülmüştü.

21- Ömer Uçaker (27)  9 Ekim Fabrika işçisi. Ocaklar Mahallesi’ndeki karşıt grupların çatışması sırasında tabancayla öldürüldü. Ailesi, yoldan geçerken vurulduğunu öne sürdü. Görgü tanıkları aşırı milliyetçi grubun içinde yer aldığını ileri sürüyor.

22- Şahin Dağhan (27)  9 Ekim Siirtli tekstil işçisi. Gaziantep’teki olaylar sırasında HDP’li göstericiler arasında yer aldığı ileri sürüldü. Ancak ailesi “İşten dönüyordu” diyerek olaylarla ilgisi olmadığını belirtti. Pompalı tüfekle öldürüldü. HDP cenazesine sahip çıktı.

23- Musa Bayram (26)  9 Ekim Hakkâri, Beytüşebaplı tekstil işçisi. Gaziantep’teki olaylar sırasında tabancayla vurularak öldürüldü. Kürt siyasi hareketi içindeki Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Bayram’ın cenazesine sahip çıkarak kendisi için mevlit okuttu.

URFA

24- Aynur Kudin (28)  9 Ekim Tunceli Üniversitesi Bankacılık bölümünden mezun. Şanlıurfa Viranşehir’de Kobani protestoları evinin önüne uzandığında, balkondaydı. Kız kardeşleri Adalet ve Çağla, göstericiler arasındaydı. Ağabeyi Hakkı Kudin’in ifadesine göre Adalet, polisler tarafından dövülmeye başlanınca, abla Aynur Kudin, “Kardeşimi öldürüyorlar” diye balkondan feryat etti. Bu kez polis balkona biber gazı attı; kapsül yere düştü fakat gaz binayı ve tüm sokağı sardı. Gaz bulutu içinde kalan Aynur Kudin, fenalaşıp yere yığıldı. Sağlık ocağı ve yoğun bakımdaki doktorlar, “Gaza bağlı kafa içi basıncı, tansiyon yükselmesi ve beyin kanaması” ön tanısı koydu. Genç kadın 7 gün komada kaldı fakat kurtarılamadı, 16 Ekim’de hayatını kaybetti.

SİİRT

25- Yusuf Çelik (17)  7 Ekim Bir lokantada çırak olarak çalışıyordu. Siirt’in Kurtalan ilçesinde belediye binasının önünde Kobani protestosu için toplanan PKK yanlısı grubun içindeydi. Bahçede başkanı AK Partili olan belediyeye ait iş makinelerini ateşe veren gruba bina içinden ateş açıldı. Dağılan grup, AKP’li Belediye Başkanı Nevzat Karatay’ın ve korucu yakınlarının evlerine ve çarşıdaki işyerlerine saldırdı, bir cep telefonu dükkanını yağmaladı. Karatay’ın yakını olan bir korucu, uzun namlulu tüfekle ateş açtı. Bu ateş sırasında Çelik olay yerinde ölürken, 11 kişi yaralandı. HDP, fail olarak köy korucularını gösterdi.

26- Necmettin Çelik (45) 7 Ekim Yusuf Çelik’in babası. Geçen dönem Kurtalan Belediyesi’nde işçiydi. Aynı saldırıda oğlunun yanında vuruldu, hastanede ertesi gün öldü.

27- Mehdi Erdoğan (35) 7 Ekim Mezopotamya Yakınlarını Kaybedenlerle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’nin Kurtalan Temsilcisi’ydi. Marmaris’te mevsimlik işçi olarak çalışıyordu. Kurtalan Belediyesi önünde başlayan ve daha sonra çarşıya yayılan hadiseler sırasında köy korucuları tarafından açıldığı öne sürülen ateş sonucu öldü. Cenazesine HDP sahip çıktı.

28- Davut Nas (19) 8 Ekim Siirt’te bir camcıda çalışıyordu. Siirt merkezinde düzenlenen Kobani protestoları sırasında polis ile göstericiler arasında yaşanan çatışmada açılan ateş sonucu öldü. HDP sözcüleri Nas’ın polis tarafından vurulduğunu ileri sürüyor, Emniyet yetkililerine göre fail belirsiz.

29- Kamil Taş (25)  9 Ekim Siirt’te muhasebeci olarak çalışıyordu. Göstericiler, Siirt’in Alan Mahallesi’ndeki Kaymaz Petrol’e molotoflarla saldırdı. İddiaya göre, benzinliğin sahipleri saldırıyı önlemek için grubun üzerine tabancayla ateş etti, Kamil Taş burada vuruldu. Ailesi, “İstasyonda bulunan arabasını almak için gittiğinde” vurulduğunu öne sürdü. HDP, cenazeye sahip çıktı.

30- Şakir Çal (39)  9 Ekim Siirt’teki benzin istasyonunda meydana gelen aynı olayda tabanca ateşiyle vuruldu. Yaralı olarak kaldırıldığı hastanede, 23 Ekim’de öldü. Cenazesi Kürt gruplar tarafından kaldırıldı. İstasyonun sahibi Abdurrahman Kaymaz ve kardeşinin ifadesi alındı, gözaltı ya da tutuklama olmadı.

MARDİN

31- Kerem Karaaslan (32) 6 Ekim Endüstri meslek lisesi mezunu, işçi. Ölümü konusunda 2 ayrı iddia var. Birinci iddiaya göre, Mardin Kızıltepe’ye bağlı Ersoylu köyünde gösteri amacıyla yolu kapatan 2 çocuğa çarpıp kaçarken bir başka araçtan açılan tabanca ateşiyle hayatını kaybetti. HDP kaynaklı ikinci iddiaya göre, Karaaslan köy yolundaki Kobani protestocularından biriydi ve bu nedenle vuruldu. Karaaslan’ın cenazesine HDP sahip çıktı.

32- Abdullah Muhammed Latif (43)  8 Ekim Suriye vatandaşı. 2 yıl önce mülteci olarak Türkiye’ye geldi ve Kızıltepe’de manav dükkanı açtı. Suudi Arabistan vatandaşı olarak bacanağı Fehad İbrahim Elduveric ile arabayla giderken Mardin dönüşü Kızıltepe’de yolda kimlik kontrolü yapan PKK yanlısı bir grup tarafından durduruldu. İddiaya göre, sakalları nedeniyle IŞİD üyesi oldukları gerekçesiyle tabancayla öldürüldü, aracı yakıldı.

33- Fehad İbrahim Elduveric  (45)  8 Ekim Aynı saldırıda bacanağı Muhammed Latif ile birlikte öldürüldü. Her ikisinin üstünde bulunan toplam 10 bin liraya yakın para saldırganlar tarafından gasp edildi.

34- Bilal Gezer (29)  8 Ekim İnşaat işçisi, 1 çocuk babası. Mardin’in Dargeçit ilçesinde Hüda-Par binasını taşlayan göstericilerin arasındayken açılan ateş sonucu hayatını kaybetti. HDP’liler, Gezer’e Hüda-Par binasından pompalı tüfekle ateş edildiğini ileri sürüyor.

35- Sinan Toprak (16)  8 Ekim Lise öğrencisi. Dargeçit ilçesindeki Hüda-Par binası önünde meydana gelen olaylarda Bilal Gezer ile öldürülen 2’nci gösterici oldu. HDP’liler Hüda-Par binasından ateş açıldığını ileri sürüyor. Hüda-Par bu suçlamayı reddediyor.

36- Abdulkerim Seyhan (27)  9 Ekim Gezer ve Toprak defnedildikten sonra HDP’li bir grup, taziye dönüşü ilçe jandarma komutanlığı önünden geçerken olaylar çıktı, Seyhan bu hadiseler sırasında açılan ateşle vuruldu. Mardin Valiliği şu açıklamayı yaptı:  9 Ekim 16.00 sularında İlçe Jandarma Komutanlığı’na yapılan silahlı saldırı esnasında nizamiyede görevli nöbetçi erler tarafından açılan ateşe önce uyarı atışı yapılmış, akabinde çevredeki evlerden yapılan silahlı ateş üzerine verilen karşılık sonucunda 7 gösterici yaralanarak hastaneye kaldırılmış, bunlardan birisi (Seyhan) Midyat Devlet Hastanesi’nde hayatını kaybetmiştir.” 

37- Eshan Akdoğan 8 Ekim  (Yaşı bilinmiyor) Mardin’in Dargeçit ilçesi Umutlu Köyü yakınlarında ateşli silahla vurulmuş halde bulundu. Açık kaynaklarda Akdoğan’ın öldüğü dışında başka hiçbir bilgi yer almıyor.

38- Beşir Remezan Arif (8)  9 Ekim Suriye vatandaşı. Mardin’in Nusaybin ilçesinde göstericilerin sınırda düzenlediği eylem sırasında Suriye’deki Kamışlı tarafından sınıra yığılma olunca, asker havaya ateş açtı. Sınırın Suriye tarafında bulunan Beşir Arif, bu kargaşa sırasında çenesinden giren bir kurşunla hayatını kaybetti. HDP çevreleri jandarmayı suçlarken, jandarma yetkilileri sınır ötesinden ateş açıldığını iddia ettiler.

39- Mehmet Erdoğan (22)  9 Ekim Mardin Dargeçit ilçesindeki olaylar sırasında hayatını kaybettiği biliniyor. Ancak ne şekilde öldüğü konusunda açık kaynaklara yansıyan hiçbir bilgi yok. Eshan Akdoğan gibi Mehmet Erdoğan’ın ölümü üzerindeki muamma da hâlâ aydınlanmış değil.

BİNGÖL
 
40- Atıf Şahin (47)  9 Ekim
 Bingöl İl Emniyet Müdür Yardımcısı. Şehir merkezinde Emniyet Müdürü Atalay Ürker ile Kobani protestoları sonucu ortaya çıkan tahribatı tespit çalışması yaparken silahlı saldırıya  hedef oldu. Şahin olay yerinde şehit oldu. Ürker yaralandı. Bingöl Valiliği, olaydan 2 saat sonra, “Faillerin bölücü terör örgütü mensubu olduklarını” ve “Silahlı çatışmada ölü ele geçirildiğini” açıkladı. Ancak hazırlanan balistik raporunda Şahin’i öldüren mermilerin, öldürülen PKK’lıların silahlarından çıkmadığı ortaya çıktı. Şahin, 3 çocuk babasıydı.

41- Hüseyin Hatipoğlu (30)  9 Ekim Başkomiser. Emniyet Müdür Yardımcısı Atıf Şahin’in korumasıydı. Aynı saldırıda olay yerinde hayatını kaybetti. Kurban Bayramı nedeniyle Ankara’daki ailesinin yanında iken Bingöl’deki olaylar nedeniyle şehre dönmüştü. 2 yaşında bir çocuk babasıydı.

42- Ali Bozan (46) 9 Ekim Bingöl Milli Eğitim Müdürlüğü’nde memur. Olaydan yaklaşık 2 saat sonra Genç ilçesi yolunda yapılan operasyonda dur ihtarına uymadıkları gerekçesiyle bir araç içinde 3 kişiyle birlikte öldürüldü. Bingöl Valiliği’nden yapılan açıklamada İl Emniyet Müdürü’ne saldırıyı gerçekleştiren 4 bölücü terör örgütü mensubu arasında gösterildi.

43- Ramazan Özmaskan (22)  9 Ekim ‘Bahoz Ahmet’ kod adlı PKK mensubu. Emniyet ve Jandarma’nın Genç ilçesi yolunda birlikte düzenlediği operasyonda aynı aracın içinde öldürüldü. HDP çevreleri, araçta öldürülen kişilerin Bingöl’deki saldırıyla ilgisi olmadığını, olayın bir “infaz” olduğunu ileri sürdüler. Bingöl Cumhuriyet Başsavcılığı bu olayla ilgili soruşturma hakkında gizlilik kararı aldı.

44- Emre Ekinci (15)  9 Ekim ‘Kendal Serhat’ kod adlı PKK mensubu. Aynı araçta öldürüldü.

45- Ömer Topaloğlu (16)  9 Ekim PKK mensubu, aynı araçta öldürüldü. Erzurum’un Tekman ilçesindeki cenaze törenine DBP İl Başkanı da katıldı.

46- Cengiz Tiryaki (40)  9 Ekim Hüda-Par üyesi. Bingöl Karlıova’da 9 Ekim günü PKK yanlısı grupların düzenledikleri protesto gösterileri sırasında evi Kalaşnikofla tarandı, saldırı sırasında ağır yaralandı. 11 gün sonra, 20 Ekim’de hastanede öldü.

İSTANBUL

47- Mert Değirmenci (18)  10 Ekim Tekstil işçisi. İstanbul’un Esenyurt ilçesinde Kürt grupların Kobani protestolarına fanatik milliyetçi bir grup tarafından silahla karşılık verildi. Kürt grubun içindeki Mert Değirmenci çenesinden giren kurşunla öldü. Değirmenci, Emeğin Gençliği grubunun üyesiydi. Polis ateşiyle vurulduğu yolunda iddialar da var.

48- Serdar Aslan (36) 10 Ekim Akşam saatlerinde Sultanbeyli’deki kuaför dükkanını kapatıp evine giderken Kobani protestocularıyla fanatik milliyetçi grup arasındaki çatışmanın ortasında kaldı. Başına isabet eden taşla ağır yaralandı, 9 gün sonra (19 Ekim) hastanede öldü. 2 çocuk babasıydı.

İZMİR

49- Ekrem Kaçeroğlu (38)  7 Ekim Çay ocağı işletiyordu. İzmir’de HDP Bornova İlçe Örgütü’nün düzenlediği yürüyüş sırasındaki olaylarda kafasından tek kurşunla vuruldu, hastanede 19 Ekim’de öldü. HDP İzmir İl Başkanı Cavit Uğur, Kaçeroğlu’nun polis panzerinin önündeki sivil bir kişi tarafından vurulduğunu söyledi. Kaçeroğlu, 2 erkek çocuk babasıydı.

ADANA

50- Ahmet Albay (65)  9 Ekim Adana’nın Yüreğir ilçesi, Çamlıbel Mahallesi’ndeki evinin önünde oğlu Veysel Albay ile misafirlerini uğurlarken 20-30 kişilik bir grubun saldırısına uğradı. AA, grubun maskeli olduğu haberini geçti. Ayakkabı tamircisi baba Albay, bıçak ve pompalı tüfek ateşiyle öldü, oğlu bıçakla yaralandı. Hüda-Par çevrelerine göre, baba-oğulu sakallı oldukları için IŞİD’çi zanneden PKK’lılar öldürdü. DBP İl Başkanlığı ise Albay’ın ‘IŞİD’çi çeteler’ tarafından vurulduğunu açıkladı." 

Kaynak: 6-8 Ekim Kobani Olaylarının Bilançosu

Selahattin Demirtaş’ın ‘kanlı’ tarihi:  6-7 Ekim

Türkiye'nin toplumsal birlik ve beraberliğine yönelik son yılların en önemli provokatif olaylarından biri olan 6-7 Ekim olayları zihinlerdeki yerini halen koruyor. HDP'nin çağrısı üzerine 6-7 Ekim 2014'te YPG/PKK mensuplarının eğitildiği Kobani (Ayn el Arap) bahane edilerek Türkiye genelinde 35 ilde PKK/PYD yandaşları ülke çapında şiddet olaylarının yaşanmasına sebep oldu.

HDP'nin çağrısı üzerine 36 ilde sokak olayları meydana geldi.

Tarihte Aynel Arab olarak bilinen Kobani, terör örgütlerinin Türkiye, Suriye ve Irak üçgeninde birbirilerinden güç devşirme merkezi haline getirildi. DEAŞ’ın Kobani’yi işgal girişimi diğer bir terör örgütü PKK’nın Türkiye sınırlarında bölgesel bir aktör olarak kodlanmasının önünü açtı. Birçok Avrupa ülkesi, DAEŞ tehlikesine karşı PKK’ya silah gönderdi. Batı’nın terör örgütü PKK’ya Suriye’deki kolu PYD üzerinden açtığı kredi, Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğu’yu normalleştirmek için başlattığı Çözüm Süreci’nin sonuçlanmasını engelleyen gerekçelerden biri oldu. Kobani olayları sürecinde PKK çizgisinde hareket eden ve politik etkisini terör örgütünün hizmetine sunan HDP sokakları da harekete geçirerek çok sayıda insanın hayatını kaybettiği olayları başlatan ve provoke eden taraf oldu.

 

HDP Lideri Selahattin Demirtaş'ın ortamı geren açıklamaları üzerine sokağa inen terör sevicilerinin eliyle onlarca masum kişi hayatını kaybetti. O dönemde HDP, Genel Merkezinin Twitter üzerinden yaptığı yasa dışı açıklamayla yandaşlarını sokağa çıkmaya ve sokağa çıkmış olanlara destek olmaya çağırmış, bu adımlarla fitili ateşlenen ihanet döngüsü bir anda Türkiye'nin farklı bölgelerine yayılmıştı.

HDP Genel Merkezinin twitter sosyal paylaşım sitesinden "Şu anda toplantı halinde olan HDP MYK'dan halklarımıza acil çağrı, Kobani'de durum son derece kritiktir. IŞİD saldırılarının ve AKP iktidarının Kobani'ye ambargo tutumunu protesto etmek üzere halklarımızı sokağa çıkmaya ve sokağa çıkmış olanlara destek vermeye çağırıyoruz." şeklindeki yasadışı bir çağrı yapıldı.

 

HDP'nin çağrısı üzerine 36 ilde sokak olayları meydana geldi. Çıkan olaylarda 2 polis memuru şehit oldu, 43 sivil vatandaş hayatını kaybetti. 331'i polis memuru, 438'i sivil vatandaş olmak üzere 769 kişinin yaralandı. Çatışmalarda 5 örgüt mensubu ölü, 3 örgüt mensubu ise yaralı olarak ele geçirildi. 4 bin 291 şüphelinin gözaltına alındığı, bunlardan bin 105'i tutuklandı. Türkiye genelinde 2 bin 389 olay meydana geldi. Olaylara 121 bin 899 göstericinin katıldı. 27'si kaymakamlık binasına 52'si emniyet binasına, 283'ü okul binalarına, 73'ü siyasi parti olmak üzere 2 bin 558 binaya saldırıda bulunulduğu ve zarar verildiği tespit edildi.

 OYNAT 05:39

6-7 Ekim Kobani olaylarının gerçek yüzü!

6-7 Ekim'de HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın çağrısıyla başlayan sokak eylemlerinin gerçek yüzü.

Camdan atarak katlettiler

KCK ve HDP'nin halka sokağa dökülme çağrısıyla ülke geneline yayılan olayların fitili ateşlendi. 7 Ekim'de kurban eti dağıtırken saldırıya uğrayan Yasin Börü, Ahmet Dakak, Riyat Güneş ve Hasan Gökoğuz, evdeki kadının yardımıyla bir apartmanın 3'üncü katındaki daireye sığındı. Olayı öğrenen ev sahibi Hasan Okçu da eve gelerek Yasin ve arkadaşlarının dışarı çıkmalarını istedi. Yasin ve arkadaşları ile ev sahibinin eşi polisi arayıp yardım isterken, ev sahibi Hasan Okçu ise saldırganlarla bağlantılı birini aradı.

Kapıdaki grup arasında bulunan ve PKK mensubu Uğur Doğanay, üst katın balkonundan perde ve çarşaf yardımıyla alt kata girip ilk ateşte Hasan Gökguz'u vurdu. Ardından Yusuf Er'i bacağından yaraladı. Ev sahibi Hasan Okçu'nun verdiği anahtarla kapıyı açan Uğur Doğanay, dışarıda bekleyen grubu içeri aldı.

  Cenazelere işkence ettiler

Terörist grup, Yasin ve arkadaşlarını ateşli silahla vurup 3'ünü pencereden attı. Birini de sürükleyerek binadan çıkardı. Atıldıkları yerde can çekişen Yasin ve arkadaşları aşağıda bekleyen grup tarafından, satır, taş, sopa ve tekmelerle linç edilerek, üzerlerindeki değerli eşyaları gasp edildi. Evi arayan saldırganlar, yaralı halde tuvalette buldukları Yusuf Er'i döverek binadan dışarı çıkardı. Yerde yatan 4 cesede işkence edilirken, kaçmayı başaran Yusuf Er'in arkasından ateş edildi. İsabet almayan Yusuf Er bir süre kaçtıktan sonra bir sokakta bayılınca çevredekiler tarafından hastaneye kaldırıldı.

 OYNAT 00:57

Kurban eti dağıtırken katledilen Şehit Yasin anısına

Diyarbakır'da kurban eti dağıtırken PKK'lı teröristler tarafından acımasızca katledilen 16 yaşındaki Şehit Yasin Börü'yü rahmetle anıyoruz.

Er, "Bize, 'Sokağa çıkma yasağı ilan ettiğimiz bir günde neden dışarıdasınız?' dediler. Onlara kesimhaneden geldiğimizi ve etleri hayır için bazı ailelere dağıtacağımızı söyledik. Aralarından biri 'Bunlar IŞİD'çi, öldürün bunları diye bağırdı. Bizi kovalamaya başladılar. Kaçıp bir binaya sığındık. Sonra binanın kapısını tekmelemeye başladılar. Hemen binanın üst katına doğru çıkmaya başladık. Binanın 2. katında bir bayana durumu anlattık ve bize kendi dairesinde saklanabileceğimizi söyledi" dedi. Biraz sonra bulundukları dairenin kapısının tekmelendiğini söyleyen Er "Biri kapıyı açmak için dinamit getirin diye bağırdı. Bulunduğumuz binanın üst katından perde yardımıyla dairenin penceresine sarkan biri bize ateş açtı. Beni de silahıyla vurdu. Vücuduma bıçak darbeleri aldım. Daha sonra 3 el silah sesi duydum. Anladım ki arkadaşlarımı vurdular. Hemen binadan çıktım. Binanın önünde büyük bir kalabalık vardı. Arkadaşlarımı daireden dışarı atmışlar. Dışarıdan yanık et kokusu geliyordu. O ara merdiven altında saklanırken yine darp edildim. Yarı baygın bir halde bana 'Öldürsek mi, ibret olsun diye sağ mı bıraksak' dediler. Daha sonra gitmeme izin verdiler. Kaçıp izimi kaybettirdim" dedi.

Ahmet Dakak'ın vücudunda 22, Hasan Gökguz'un vücudunda 20, Yasin Börü'nün vücudunda 15 kesici ve ateşli silah yarası tespit edildi. Vücudunda çok sayıda bıçak yarası olan Riyat Güneş ise kafatası ezildiği için beyin kanamasından öldü.

 OYNAT 05:00

“Yasin Börü Davası”da ürperten ses kayıtları

Kobani olaylarında öldürülen Yasin Börü ve 3 arkadaşının avukatları, açılan dava ile ilgili rapor hazırladı. Raporla birlikte basına servis edilen ses kayıtları tüyler ürpertti. Ses kayıtlarında, Börü ve arkadaşlarını sığındığı evin sahibinin büyük bir korku içerisinde 2 polisi aradığı ve feryat figanlarla yardım istediği ortaya çıktı.

"Canavarca hisle eziyet çektirmek”

Olay yerinden toplanan boş kovanların, 16 gün sonra Bağlar Polis Merkezi'ne silahlı saldırı olayında kullanılan silahla aynı olduğu tespit edildi. İddianamede 26'sı tutuklu 34 sanık hakkında, "Canavarca hisle eziyet çektirerek birden fazla kişiyi öldürmek, ülke birliğini ve bütünlüğünü bozmak" suçlarından 5'er kez ağırlaştırılmış müebbet ve 40'ar yıl hapis istendi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “53 Kürt kardeşimizin kanı Demirtaş’ın ellerine bulanmıştır” dedi. HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş hakkında "terör örgütü yöneticiliği", "terör örgütü propagandası yapmak", "Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası'na muhalefet", "halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik", "halkı kanunlara uymamaya tahrik", "suç işlemeye tahrik" ve "suçu ve suçluyu övme" suçlarından hapis cezasına çaptırıldı.

 

 

  Okulları hedef aldılar

Tunceli'de 2, Mersin'de 3, Diyarbakır'da 34, Şırnak'ta 13, Batman'da 4, Şanlıurfa'da 19, Bitlis'te 8, Bursa'da 2, Mardin'de 36, Muş'ta 6, İstanbul'da 11, Bingöl'de 2, Hakkari'de 28, Siirt'te 13, Van'da 18, Gaziantep ve Adıyaman'da birer okulda terör örgütü yandaşlarının saldırıları nedeniyle hasar meydana geldi.

Tahribata uğrayan okullar ve kamu binaları, devletin sağladığı imkanlarla onarılarak kısa sürede hizmete açıldı.

Yaraları devlet sardı

Van'da 22 milyon 469 bin, Diyarbakır'da 234 bin 997, Muş'ta 3 milyon 550 bin, Mardin'de 5 milyon 180 bin, Batman'da 4 milyon ve Tunceli'de 618 bin lira olmak üzere olayların yaşandığı illerdeki zarar gören esnafa yaklaşık 50 milyon lira tutarında ödenek aktarıldı.

GÜNDEM

Cumhuriyet Tarihi'nin