Terörist başı Gülen Türkeş'i hedef göstermiş: İsimsiz yazıları terörist başı Gülen yazdı.

Terörist başı Fetullah Gülen'in örgütün yayın organlarında isimsiz yazdığı başyazılarında MHP'nin kurucu lideri merhum Alparslan Türkeş'i hedef aldığı ortaya çıktı. FETÖ'ye yönelik araştırmalarıyla bilinen yazar Latif Erdoğan, Gülen'in, Türkeş'i tehdit olarak gördüğünü belirterek MHP liderinin ani kalp kriziyle ölümünden 4-5 gün evvel Gülen ile baş başa görüştüğünü yazmıştı.

Gülen Türkeş’i hedef göstermiş: İsimsiz yazıları terörist başı Gülen yazdı

Giriş Tarihi: 23.05.2020  09:59 Güncelleme Tarihi: 23.05.2020  10:18

Terörist başı Gülen Türkeş'i hedef göstermiş: İsimsiz yazıları terörist başı Gülen yazdı

Terörist başı Fetullah Gülen'in örgütün yayın organlarında isimsiz yazdığı başyazılarında MHP'nin kurucu lideri merhum Alparslan Türkeş'i hedef aldığı ortaya çıktı. FETÖ'ye yönelik araştırmalarıyla bilinen yazar Latif Erdoğan, Gülen'in, Türkeş'i tehdit olarak gördüğünü belirterek MHP liderinin ani kalp kriziyle ölümünden 4-5 gün evvel Gülen ile baş başa görüştüğünü yazmıştı.

Alparslan Türkeş

Milliyetçi Hareket Partisi’nin kurucu lideri merhum Alparslan Türkeş’in vefatında FETÖ parmağıyla ilgili yeni bir gelişme yaşandı. Terörist başı Fetullah Gülen’in isimsiz kaleme aldığı yazılarla Türkeş’i hedef aldığı belirlendi. FETÖ ile ilgili ifşaatları ile bilinen yazar Latif Erdoğan, terörist başı Fetullah Gülen’in, Türkeş’i tehdit olarak gördüğünü belirterek, Gülen’in Türkeş’le ölmeden 4-5 gün önce yaptığı görüşmenin detaylarını paylaşmıştı. Görüşmeden birkaç gün sonra yani 4 Nisan 1997’de Türkeş ani kalp krizi geçirerek vefat etti.

Teröristbaşı Fetullah Gülen

 

GÜNDEM

Muhsin Yazıcıoğlu'nun ölüm emri FETÖ elebaşı Gülen'den

KİRLİ YAYINLARLAR HEDEF ALMIŞ

Türkeş’in vefatında FETÖ parmağının olduğu iddiaları sürerken kirli yapının yayın organlarında Türkeş’in aylar öncesinde nasıl hedef alındığı belirlendi. Üç ayda bir basılan Yeni Ümit dergisinin Aralık 1996 sayısı “Hayat Felsefesi” başlıklı. İmzasız yazıda Türkeş’in ilk olarak kurduğu Cumhuriyetçi Köylü Partisi başta olmak üzere Gülen’in ülkücüleri ima eden şu ifadeleri öne çıkıyor:

İnsanların bir kısmı düşünmeden yaşar; bir kısmı da sadece düşünür, ama düşüncelerini katiyen hayata geçiremez. Olması gerekli olan şeye gelince o, düşünüp yaşamak, yaşarken de yeni yeni düşünce kombinezonları meydana getirerek daha farklı tefekkür varyasyonlarına açılmaktır. Düşünmeden yaşayanlar, başkalarının hayat felsefelerinin figürleri sayılırlar. Bunlar, sürekli şablondan şablona koşar, durmadan kalıp değiştirir ve ömür boyu duygu-düşünce inhirafları, şahsiyet kaymaları, sûret-sîret meshleri içinde çırpınır-durur ve hiçbir zaman kendileri olamazlar.

Yeni Ümit Dergisi, 1997 Ocak-Şubat-Mart Sayısı

***

Yeni Ümit Dergisi, 1997, Nisan-Mayıs-Haziran sayısı

MİKROP YUVASI

Bunlar, her zaman kısır, bereketsiz, durgun ve kokuşmaya açık birer su birikintisine benzerler. Öyle ki, hayatiyet adına bir şey ifade etmeleri şöyle dursun, zamanla çevrelerini tehdit eden birer virüs yumağı ve mikrop yuvası haline gelmeleri kaçınılmazdır. Farkına varsınlar veya varmasınlar, her gün kendilerini bu öldürücü ağlardan birinin veya birkaçının içinde bulur, ruhlarını ölümlerin en reziliyle birkaç kere katlederler. Şafakları şafakların takip ettiği şu günlerde, şayet, bir kere daha kendi hikmet ufkumuz açısından, içinde yaşadığımız dünyayı iyi değerlendirebilir, eşya ve hâdiseleri iyi yorumlayabilir ve insanımızın iç yapısının temel malzemelerini iyi belirleyebilir ve sonsuza kadar var olma mefkûresine bağlanabilirsek, her zaman onlar gibi, hatta onların da önünde olabiliriz. “

FETÖ jargonu aynı: “titre”

Sızıntı dergisinin Mart 1997 yılı sayısında ise kripto FETÖ’cülerin 15 Temmuz öncesi süreçte kullandığı ‘titre’ ifadesi dikkat çekti. “Dünyada Ettiğini Bulaşamışsan, Ahirette Kat Kat Bulacağını Düşün ve Titre!.” başlığıyla çıkan dergide “Kan döküp taşkınlık yapmak, her zaman döneklikte bulunmak ve başkalarına komplolar kurmak, çevreyi korkutsa da er geç sahibini perişan eder” ifadeleri dikkat çekiyor.

GÜNDEM

FETÖ Özal’ı tehdit etti: Şimdi istersen uyu, bundan sonra kopacak kıyamet senin kıyametindir

Komünizme göz kırptı

  Türkeş’in ölümünden sonra Nisan, Mayıs, Haziran 1997 yılında çıkan Yeni Ümit dergisi yine Türkeş ile ilgili iddialarını sürdürdü. “Ümit Nesilleri” başlığıyla çıkan dergide FETÖ başının şu cümleleri yer alıyor: “Ümit nesilleri, şimdiler itibarıyla, ilim, îman, ahlâk, sanat anlayışının eri; bizden sonra geleceklerin de ruh mimarlarıdır. Bunlar, gönüllerinin ötelerle beslenen dupduru ilhâmlarını muhtaç sînelere boşaltarak toplumun her kesiminde yepyeni oluşumlar meydana getireceklerdir. Birbirimizin kurdu gibi davrandığımız bu dönemde, arkadan gelen nesillere kin, nefret ve siyaset hırsı miras bıraktık. Dahası bazıları, milliyet düşüncesi gibi yüksek bir mefkûreyi -gerçek millî değerlerimize yabancı olduklarından ötürü- tıpkı toy Faust gibi, çok önemsiz şeyler karşısında şeytana sattılar... Ve yine bunlar, hâlin gereklerine göre, bir kısım muvakkat menfaat ve çıkarları açısından, bir gün şöyle bir millet-bir gün böyle bir millet olma, daha doğrusu görünme garâbeti içinde sürekli çırpınıp durdu; kâh Turancılık soluklandı, kâh çiftçi-köylü millet olduğunu mırıldandı, kâh aristokrasiden dem vurdu, kâh demokrasi dedi, kâh komünizme göz kırptı ve fakat bir türlü yüzüp-gezmeden kurtulamadı. Uzun zamandan beri korkunç bir humûdetin öldürücü ağında durgunlaşmış millî mefkûremizin havuzunda yeni yeni mecrâlar meydana getireceklerdir.”

GÜNDEM

Türkeş'i FETÖ öldürdü: Elebaşı Fetullah Gülen’in Latif Erdoğan’a söyledikleri şüpheleri arttırdı

İşte FETÖ'nün gen haritası

Gerçek Hayat dergisi, dünyanın en alçak terör örgütü FETÖ’nün yüz yıllık hikayesini özel sayı olarak yayınladı. Özel sayıda, FETÖ ve Pensilvanya’daki elebaşı Fetullah Gülen’e dair birbirinden çarpıcı bilgi ve belgeler yer alıyor. CHP Genel Başkanı İsmet İnönü ve CHP’nin kudretli mason Genel Sekreteri Kasım Gülek’in terörist Gülen’e destekleri, 27 Mayıs Milli Birlik Komitesi Genel Sekreteri Albay M. Şükran Özkaya ve gazeteci İnal İnanç’ın arşivinden çıkan özel belgelerle ifşa edildi.

 05 Mayıs 2020, 01:40  

Baş terörist Fetullah Gülen

Gerçek Hayat Dergisi, özel bir sayı ile ihanet şebekesi FETÖ’nün gen haritasını ortaya çıkardı. Terörist başı Fetullah Gülen’in gizli teşkilatlarla ilişkileri, masonlarla bağlantıları, bugüne kadar yayınlanmayan bilgi, belge ve detaylarla ortaya konuldu.

İNÖNÜ VE GÜLEK İLE BAĞLANTILARI

Kasım Gülek ve İsmet İnönü

Örgütün kuruluş amacının yanısıra örgütlenme modeli de en ince detayına kadar aktarıldı. Devletin kılcal damarlarına kadar sızan örgütün yolunu açan yerli ve yabancı işbirlikçiler ifşa edildi. CHP Genel Başkanı İsmet İnönü ve CHP’nin kudretli mason Genel Sekreteri Kasım Gülek’in terörist Gülen’e destekleri, 27 Mayıs Milli Birlik Komitesi Genel Sekreteri Albay M. Şükran Özkaya ve gazeteci İnal İnanç’ın arşivinden çıkan özel belgelerle ifşa edildi.

KARANLIK İLİŞKİLER AĞI

9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Musevi işadamı İshak Alaton, CHP eski Milletvekili Aydın Bolak, Vehbi Koç, Özel Harpçi Resat Taylan, CIA Ortadoğu Şefi Graham Fuller, Amerikan Yahudi Örgütü Başkanı Abraham Foxman ve CIA ajanı Henri

Barkey gibi isimlerin FETÖ’nün kurulması, gelişmesi ve yayılması için yaptığı yardımlar kapsamlı bir şekilde gözler önüne serildi.

SOY AĞACI İRAN’A UZANIYOR

Sayıdaki en dikkat dosyalardan birisi de terörist Fetullah Gülen’in şaibeli soy ağacı ve öz geçmişi oldu. Dosyada Gülen’in soy ağacının İran Ermenilerine dayandığı ifade edildi: “Baş terörist Gülen’in babası Ramiz, fiili olarak Van-Erciş-Hevirzok doğumludur. Ancak nüfusa Hasankale olarak yazılmıştır. İran’daki 1852 Babi (Bahai) ayaklanmasına katılanlardan olan baba dedeleri Anadolu’ya kaçmış Ermenidir. Terörist başı Gülen’in annesinin nüfustaki kızlık ismi Rebia idi. Evlendiğinde nüfusta ismi Rabia’ya dönüşmüştür. Mezar taşında Refia yazsa da aile içindeki ismi Rabin’dir. Gülen de 1986 yılında pasaport alırken annesinin bu 3 adından biri olan Rabin’i yazmıştır.”

Yaşar Tunagür

DEVLETE BÖYLE SIZDI

Gülen’in devlete bizzat sızış öyküsü sayfalarda yerini aldı. Yaşı tutmamasına rağmen imam yapılması, hiç okula gitmediği halde ilkokul diploması verilmesi, devlet memuru olabilmesi için yaşının büyütülmesi ve CHP ile ilk teması satır satır ortaya döküldü. Gülen’in en büyük hamilerinden birisi olan Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Yaşar Tunagür’ün de portresine yer verildi.

TUNAGÜR’Ü FETÖ MÜ ÖLDÜRDÜ?

Masonik Manevi Cihazlanmacılarla yakın teması olan Tunagür’ün de bizzat hamilik yaptığı Gülen tarafından öldürülmüş olabileceği anlatılarla özel sayıya taşındı: Oğlu Mehmet Tunagür’ün anlattığına göre, hastanede tedavi gören Tunagür, taburcu olacağı için eşyaları hazırlanır. Hastaneden çıkmalarına artık dakikalar vardır. Son bir kere daha muayene etmek için doktorlar yanına girer. Tunagür onlar gidince tekrar yatağa düşer ve bir iki saat sonra ölür. Bu hastane son anda Hakan Fidan yetişmeseydi Recep Tayyip Erdoğan’ın da ameliyat masasında kalacağı rivayet edilen Sema Hastanesi’dir….

Kasım Gülek ve Fetullah Gülen

DİYALOG FİTNESİ NASIL DOĞDU?

FETÖ’nün en büyük fitnelerinden birisi olan ‘dinler arası diyalog’ projesinin köklerine de özel sayıda inildi. ‘İbrahim’i dinler projesi’ başlıyor’ başlıklı dosyada özetle şu bilgilere yer verildi: Masonlar 1955’te İstanbul’u üç dinin başkenti yapmak da dahil ‘dinler Arası Diyalog ve Hoşgörü’ projesi başlatır. 1960 darbesi ili proje sekteye uğrar. 1963 yılında bu kez de görev mason Gülen’e tevdi edilir…

FETÖ'cülerin katalog rezilliği: Evlenmeyi reddettiği kadını arkadaşıyla evlendirmişle

Gerçek Hayat dergisi, dünyanın en alçak terör örgütü FETÖ’nün yüz yıllık hikayesini özel sayı olarak yayınladı. Özel sayıda, FETÖ ve Pensilvanya’daki elebaşı Fetullah Gülen’e dair birbirinden çarpıcı bilgi ve belgeler yer alıyor. CHP Genel Başkanı İsmet İnönü ve CHP’nin kudretli mason Genel Sekreteri Kasım Gülek’in terörist Gülen’e destekleri, 27 Mayıs Milli Birlik Komitesi Genel Sekreteri Albay M. Şükran Özkaya ve gazeteci İnal İnanç’ın arşivinden çıkan özel belgelerle ifşa edildi.

FLAŞ İDDİA: ÖZAL, GARİH VE YAŞAR TUNAGÜR’Ü GÜLEN ÖLDÜRTTÜ!

NİSAN 4, 2020

LATİF ERDOĞAN: ÖZAL, TUNAGÜR VE SUNGUR’U GÜLEN ÖLDÜRTTÜ

DOSYATV.COM / ANALİZ

Yeni Akit gazetesi yazarı Latif Erdoğan, Turgut Özal, Üzeyir Garih ve Bediüzzaman’ın talebelerinden Mustafa Sungur’un Fetullah Gülen’in talimatıyla öldürüldüğünü yazdı. Fetullah Gülen’in uzun yıllar yanında yetişen ve 17-25 Aralık sürecinin öncesinde örgütten ayrılan Erdoğan, Özal’ın ölüm talimatını verdiğini ileri sürdüğü Yaşar Tunagür’ün de konuşmaması için yine Gülen’in emriyle örgüte üye doktorlar tarafından öldürüldüğünü ileri sürdü.

Bu analizin ilk bölümünde Latif Erdoğan’ın ilk kez bu kadar net olarak ifade ettiği iddialarını iktibas edeceğiz. İkinci bölümde ise Latif Erdoğan’ın (Şemseddin Nuri) manşet olması gerekecek derece önemli “cinayet-suikast” ifşaatlarında bulunduğu böyle bir yazıya çok kolay çürütülebilecek bir iddiayı yani Gülen’in annesinin adının Rabin olduğu yanlış bilgisini niçin çekmiş olabileceğini ele alacağız.

LATİF ERDOĞAN:

Kanlı katil: Rabin oğlu Fetul

Biz anne adını Refia biliyorduk. Halbuki Rabin’miş. Kendi adı ise nüfusta Fetullah olarak kayıtlı. Ne ki onun adını lafzullaha izafe bana ağır geliyor. Onun için bundan böyle ona hep Rabin oğlu Fetul diyeceğim.

Rabin oğlu Fetul, bildiğiniz gibi, 16 Nisan 1997 tarihinde, Yalçın Doğan’la Kanal D’de bir söyleşi yapmış ve orada Erbakan hükümetini kast ederek, beceremediniz artık gidin, demişti. Aynı kişi, bu söyleşiden yirmi dört gün kadar önce (21 Mart 1997) yaptığı kayda alınmış bir özel sohbette ise, askerin yakında Erbakan’a, beceremediniz artık gidin, diyeceğini söylüyor. Ama Erbakan’a bu sözü asker söylemiyor, kelimesi kelimesine aynı olmak şartıyla Rabin oğlu Fetul’a söylettiriyor. Yaptığını yaptıktan, bunca zulme destek olduktan sonra da bir gün bana, “o gün beni kullandılar” diyecektir. Diyecektir; fakat bu itirafında dahi her zaman kullanıldığını perdelemek gibi bir şeytanlık gizlidir.

Rabin oğlu Fetul, biri hariç hiçbir meselesinde samimi ve dürüst değildir. Kendince samimi olduğu tek mesele ise İslam’ı tahrif ile yıkmak, dini işlevsiz hale getirmektir. Ne yaptıysa bunun için yapmış, sadece bunun için Müslüman yaşantısına katlanmıştır. Bir ara yaşadığı ikilemler sebebiyle ruhi bunalıma girmiş, doğrudan ifade etmese de Darvin’in tesirinde kalarak yarım yamalak imanını tam kaybetmiş; fakat bu halinde bile görüntüyü bozmamak için namazına devam etmiş, daha doğrusu öyle görünmüştür.

En çok hayranlık duyduğu kişi Şemseddin Günaltay’dır. Sohbetlerinde onu öve öve bitiremez. Hatta ondan yaptığı çalıntıyı Murat Bardakçı yakalamıştı da yüzü bile kızarmamıştı. Sonra suçu kitabın editörüne yıkmış, kendisini kurtarmaya çalışmıştı. Şemseddin Günaltay ki, senelerce Müslümanlara kan kusturan 163. Maddenin banisiydi. Şemseddin Günaltay ki, işin başında savunduğu İslam’a ait bütün değerlerini daha sonra kaybetmiş, fakat düştüğü gayyada yalnız kalmaya razı olmayıp devlet gücünü de kullanarak herkesi aynı irtidat gayyasına yuvarlamaya çalışmıştı. 1960 ihtilalinin aktif üyelerindendi. Yani, daha nice mesavi ve günahıyla aynen Rabin oğlu Fetul tiplemesi biriydi. Zaten mahut kişinin ona olan aşkı, muhabbeti de aynı akıbeti paylaştığı irtidat denen gayya birlikteliğinden geliyordu. Ayrıca her ikisi de masondu…

Rabin oğlu Fetul’a en çok etki eden kişi, kuşkusuz Diyanet İşleri Başkan Yardımcılığı da yapan Yaşar Tunagür’dü. Fetul, Erzurum’dan Edirne’ye intikal ettirilerek tanışmaları temin edilir. Tunagür o sıralarda Edirne müftüsüdür.

Fetül, Amerikan seviciliğine orada alıştırılır. Sonra askere gönderilir ve bir istihbaratçı olan Arif Teker tarafından iyice yetiştirilir. Ardından da ümmetin başına bela olsun diye ortaya salıverilir. Bir müddet Kırklareli’nde vaizlik yapar. Yaşar Tunagür Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı olunca da onu halefi olarak İzmir’e gönderir.

O günlerde İzmir’deki Kestanepazarı derneğinin başkanı Ali Rıza Güven, Fetul’a sahip çıkar. Yaşar Tunagür mason olduğu gibi Ali Rıza Güven de masondur. Ve her ikisinin direktifiyle Fetul da mason olur.

Tunagür, Fetul üzerindeki kontrolünü hiçbir zaman bırakmaz. Zaten Fetul, karanlık dünya ile olan bütün bağlarını Tunagür üzerinden kurmak ve yürütmek zorundadır. Tunagür, Fetul’a bazen oğlum diye çok kere de mücerret ismiyle hitap ederdi. Dışa hissettirmemeye özen gösterseler de FETÖ örgütünün hiyerarşik yapıdaki birinci ismi Tunagür’dü.

Bir gün Fetul’a, Turgut Özal’ı kast ederek “Turgut kafir oldu” dedi. Fetul bu direktif karşısında önce şaşırdı; fakat yapacağı başka bir şey de yoktu. Emre kayıtsız itaat edecekti. Bu karanlık dünyanın jargonunda kafir oldu demek, ölümü hak etti demekti. Fetul adamlarına gereken emri tebliğ etti ve bunların eliyle Turgut Özal katledildi.

Daha önceleri göklere çıkararak anlattığı Özal’ı, Fetul, 6/6/1995 tarihli bir sohbetinde yerden yere vurur sözünü de “su-i kast mı hüsn-ü kast mı, ama işte adam gitti” diye bitirir. Buradaki hüsn-ü kast tabiri her şeyi ele veren bir ifadedir. Fetul, bu katilliği iyi bir eylem olarak değerlendirmektedir. Turgut Özal’ın öldürülmesi, Tunagür tarafından Fetul’a havale edilmiştir. Ama ona direktif nereden gelmiştir, işin bu tarafı henüz aydınlanmış değildir.

Fetul, Tunagür’ün henüz sır vermiş olmasa da kendisiyle ilgili çok şey biliyor olmasından rahatsızdır. Türkiye’ye Humeyni gibi döndüğünde kendisini asıl kimliğiyle tanıyanların ona ayak bağı olacağından endişelidir. Kasım Gülek zaten vefat etmiştir. Üzeyir Garih öldürülmüştür. Aydın Bolak da vefat etmiştir. O kadronun generallerinden kala kala bir Tunagür kalmıştır.

Kalp ve solunum yetmezliği teşhisiyle hastaneye yatırılır. Bir müddet sonra da iyileşir. Oğlu Mehmet Tunagür’ün bana anlattığına göre, taburcu olacağı için eşyaları hazırlanır. Hastaneden çıkmalarına artık dakikalar vardır. Son bir kere daha muayene etmek için doktorlar yanına girer. Tunagür onlar gidince tekrar yatağa düşer ve bir iki saat sonra da ölür.

Bu hastane son anda Hakan Fidan yetişmeseydi, Recep Tayyip Erdoğan’ın da ameliyat masasında kalacağı kesin olduğu rivayet edilen Sema Hastanedir. Yani, Fetul’un doktor kılığındaki infaz timini konuşlandırdığı yerdir. Şu tesadüfe(!) bakın ki, Fetul’un, Nur talebelerini istismar etme planında kendisine en büyük engel gördüğü Bediüzzaman’ın varislerinden Mustafa Sungur da aynı hastanede öl(dürül)müştür… (Kaynak: Yeni Akit Gazetesi (04.04.2020)

YAZIDA O KADAR SANSASYONEL İDDİA VARKEN ERDOĞAN,
NİÇİN RABİN İSMİNİ BAŞLIĞA ÇEKTİ ANLAŞILAMADI?

Örgüt içindeyken Şemseddin Nuri takma adını kullanan ve “Küçük Dünyam” röportajlarını bu isimle Zaman gazetesinde tefrika eden Latif Erdoğan, yazısında Gülen’in istihbarat eğitimini Arif Teker adlı birinden aldığını kaydetti. Yazıda önemli isimlere dönük son derece sansasyonel cinayet iddiaları olmasına rağmen Latif Erdoğan’ın yazısının başlığını niçin “Rabin oğlu Fetul” diye tercih ettiği anlaşılamadı. Bir pasaport talep dilekçesinde memurun daktiloya yanlış harf basmasıyla “Rabin” olarak yazıldığı belli olan Gülen’in annesinin adı diğer resmi evraklarda, tüm iddianamelerde ve MERNİS sisteminde Rabia olarak yer alıyor. Kendisinin ibraz ettiği bazı evraklarda ise aile içinde kullanılan isim olan “Refia” da görülüyor. Ancak devletin resmi kayıtlarında “Rabin” şeklinde bir kayıt kesinlikle yer almıyor. Yazısının içinde çok daha önemli ve sansasyonel “cinayet” iddiaları ileri sürülürken yazının başlığına çok rahat çürütülebilecek bir iddianın çekilmesi dikkat çekici bulundu. FETÖ’nün sosyal medyadaki dominant hesaplarının kendi örgüt kitlelerini konsolide edebilmek için, “Bakın annesinin adının Rabin olmadığı ortada olmasına, Latif Erdoğan da bunu en iyi bilenlerden olmasına rağmen böyle yazdığına göre diğer iddiaları da aynen bunun gibi doğru değil” diyeceği çok açık.

LATİF ERDOĞAN, RABİA (REFİA) GÜLEN’İ ÖVE ÖVE BİTİREMEMİŞTİ

Fetullah Gülen’in annesi Rabia Gülen’in 28 Haziran 1993 tarihinde vefatı sonrasında Zaman gazetesindeki “taziye” yazısını “örgüt” adına onunla son görüşen gazeteci olarak Latif Erdoğan (Şemseddin Nuri) yazmış ve “salihat-ı nisvân”dan (kadınların en hayırlılarından) olarak lanse ettiği Rabia (Refia) Gülen’i öve öve bitirememişti.

 

GÜLEN’İN ANNESİNİN ADI RESMİ KAYITLARDA:”RABİA”
TAZİYE İLANLARI VE ÖZEL HATIRALARDA: “REFİA”

 

Yeni Akit gazetesi yazarı Latif Erdoğan, Turgut Özal, Üzeyir Garih ve Bediüzzaman’ın talebelerinden Mustafa Sungur’un Fetullah Gülen’in talimatıyla öldürüldüğünü yazdı. Fetullah Gülen’in uzun yıllar yanında yetişen ve 17-25 Aralık sürecinin öncesinde örgütten ayrılan Erdoğan, Özal’ın ölüm talimatını verdiğini ileri sürdüğü Yaşar Tunagür’ün de konuşmaması için yine Gülen’in emriyle örgüte üye doktorlar tarafından öldürüldüğünü ileri sürdü.