PKK’nın Mavi Çarşı katliamının üzerinden 22 yıl geçti! 13 kişi şehit olmuştu
Giriş Tarihi: 13.03.2021 Güncelleme Tarihi: 13.03.2021
Terör örgütü PKK’nın İstanbul Kadıköy'de Mavi Çarşı’ya düzenlediği hain saldırının üzerinden tam 22 yıl geçti. İşte 13 vatandaşımızın şehit olduğu hain saldırının perde arkası…
ÖZEL HABERahaber.com.tr
Tarih 13 mart 1999 saat 16.25 suları... PKK militanları Kadıköy-Göztepe Mahallesi'nde yer alan Mavi Çarşı'ya saldırı düzenliyordu. Çarşının içine molotof kokteyli atan PKK'lı teröristler, kaçarken de vitrinleri ateşe veriyordu.
Molotof kokteyllerinden bazıları parfüm reyonuna atılıyor. Parlama neticesinde, bütün katları alevler sarıyordu.
Ne yazıkı ki binada yangın merdiveni bulunmuyordu. Çarşıda, alevlerin büyümesi sonucu tam bir can pazarı yaşanıyordu.
İnsanlar yangının büyümesi üzerine canlarını kurtarmak için 6 katlı binanın, en üst katına çıkmaya çalışıyordu.
Uzun süren çalışmalar sonucu yangın söndürülse de, 13 vatandaşımız hain saldırıda yaşamını yitiriyordu.
İŞTE MAVİ ÇARŞI KATLİAMININ PERDE ARKASI
Mavi Çarşı KatliamıO
PKKlıların 13 kişiyi diri diri yakmasının yıl dönümüydü bugün.
13 Mart 1999 günü saat 16.25'de PKK militanları İstanbul Kadıköy'deki Göztepe mahallesinde yer alan Mavi Çarşı'ya girdi. Önce çarşının içine molotof kokteyli atan PKK'lılar kaçarken de vitrinlere molotof kokteyli fırlatmayı sürdürdü. Molotof kokteyllerinden bazıları parfüm reyonuna atıldı. Parfüm ve benzinin parlaması neticesinde, bütün katı alevler sardı. Yangın merdiveni bulunmayan çarşıda çıkan yaygın giderek büyüdü. İnsanlar yangının büyümesi üzerine 6 katlı binanın en üst katına çıkmaya başladılar. Üst kattadaki 10 kişi yoğun duman nedeniyle zehirlenerek hayatını kaybetti.
Sanıyorum kimsenin aklına gelmedi. Bunların unutulmasında medyanın da, hükümetin de, siyasetçilerin de, herkesin ortak derecede etkisi var elbette.
Bu katliamı yapanlar, azmettirenler, şimdi bizden "kardeşliği, özgürlüğü, insan haklarını" temin etmek için oy istiyor.
Çok siyasete girip makalenin silinmesine neden olmadan, 13 Mart 1999 günü hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet diliyorum.
Selamlar.
Ankara ve Kadıköy; bu acıları UNUTTURMAYACAĞIZ!
Terör örgütleri, bomba, ölüm, yaralı, gözyaşı, panik, kaos… Türkiye’nin dört bir yanını yıllardır kemiren terör belası, sık sık kıyafetini değiştiriyor ama bedeni hep aynı; kan, nefret, tuzak ve hainlik!
Tarihler aynı, 13 Mart… Bir yanda 1999 yılında Kadıköy’de PKK tarafından diri diri yakılarak ve zehirlenerek öldürülen 13 vatandaşımız, diğer yanda 2016’da Ankara; onlarca can kaybıyla ülkenin dört bir yanında artarak devam eden kanlı terör eylemleri! Kadıköy’de 17 yıl önce gerçekleşen terörist PKK’nın kanlı baskınına tepki için bir anma töreni bile düzenlenmedi, unutturuldu.
UNUTTURMAYACAĞIZ!..
13 Mart 1999’da Göztepe’de gerçekleşen Mavi Çarşı Katliamı, Kadıköy tarihinin en büyük olayları ve yıkımı arasında yer aldı. Gerek yerel yönetimler gerekse de yetkili kurum ve kuruluşlar, diri diri yanan Kadıköylüleri görmezden geldi; yıllarca bir anma programı bile düzenlemekten çekindi. “Kaygıları neydi” sorgulanabilir elbet ancak Kadıköylülerin acı tarihi, o kara günü yaşayanların hafızasından hiç silinmedi. Yeni nesil, bu acı olaydan habersiz büyüdü! Kadıköy Life Dergisi, acı olayı defalarca kaleme aldı ve almaya devam ediyor. Teröre pasif kalmayacağız, unutturmayacağız!..
13 MART’TA KADIKÖY YANDI, ŞİMDİ DE ANKARA!..
Ankara, dün (13 Mart 2016) yine terör belası ile sarsıldı. İlk açıklamalara göre 37 vatandaşımız hayatını kaybetti, yüzlerce kişi de yaralı. Ölü sayısı saatler geçtikçe artarken, Türkiye’nin ciğeri cayır cayır yanmaya devam ediyor. Acının yılları değişiyor ama şiddeti hep aynı, ateş düştüğü yeri yakıyor. 17 yıl geriye gidiyoruz. PKK’nın Kadıköy’ü yıkan terör eylemine sessiz kalan yöneticilere inat hatırlatıyoruz! Kamuoyu ile yer yer paylaştığımız haberlerimizin ayrıntılarında ve bir kısmında şu ifadelerimiz yer almıştı: Kadıköy, tarihinin en büyük vefasızlığı ve utancı ile karşı karşıya… Azılı terör örgütü PKK militanlarının 16 yıl önce Göztepe’de 13 vatandaşımızı diri diri yakarak öldürdüğü Mavi Çarşı Katliamı, adım adım Kadıköylüye unutturuldu. Terör örgütünü öven ve yandaşı olduğunu saklamayan siyasi odakların sempatizanlarının etkisini her geçen gün arttırdığı Kadıköy’de “katledilen masum Kadıköylüler” için olayın yıldönümünde en küçük bir anma, basın açıklaması bile gerçekleştirilmedi. Tarihler 13 Mart 1999’u gösterdiğinde Kadıköy, kabus gibi bir güne uyanmıştı. Bebek katili Abdullah Öcalan’ın yakalanmasının ardından örgütünün başına geçen Osman Öcalan, PKK militanlarına eylem çağrısı yapınca Göztepe’de Mavi Çarşı hedef seçildi. Binlerce kişinin gözleri önünde Kadıköylüler bağıra bağıra, diri diri yanarak, dumandan zehirlenerek hayatını kaybetti. Ne yazık ki toplumsal facia, Kadıköy’ün belleğinden adım adım silindi. “Pireyi deve yapan” medya ve bazı odaklar, 13 Kadıköylünün katledilişini görmezden gelmeyi tercih etti.
RAHATÇA HAREKET ETTİKLERİ KADIKÖY’E KAN KUSTURDULAR…
On yıllardır elini kolunu sallaya sallaya sık sık Kadıköy’de irili ufaklı eylemler gerçekleştiren PKK militanları ve sempatizanları, 1996 yılında “rahat nefes aldıkları” semtin insanlarını hedef alarak iğrenç yüzlerini bir kez daha günyüzüne sermekten geri kalmamıştı. PKK tarafından Kadıköy’de yer yer etkisini gösteren şehir terörü günlük yaşamı önemli ölçüde aksatırken, yönetimlerin kalıcı önlem almaması Kadıköylülerin tepkisine neden oluyor.
KADIKÖYLÜLERİ DİRİ DİRİ YAKMA EĞİLİMLERİ DEVAM EDİYOR…
13 Mart 1999’da Göztepe’de bulunan Mavi Çarşı’yı molotof yağmuruna tutan teröristler Abdullah Günay, Metin Yamalak ve Engin Atabey ağırlaştırılmış müebbet, Azime Işık da müebbet cezasına çarptırılmıştı. Molotoflar çarşıyı bir anda alevler içinde bırakmış, Kadıköy’ün en büyük trajedisi yaşanmıştı. Günümüzde de özellikle Moda, Bahariye Caddesi ve Altıyol’da binaların ortasında masum eylemcilerin arasına sızan, esnaf ve vatandaşların üzerine havai fişeklerle saldıran PKK sempatizanları, radikal bir müdahale ve önleyici tavır ile karşılaşmayınca eylemlerini istediği ve planladığı saatlerde gerçekleştirmekten çekinmiyor. Toplumun hassasiyetlerini kendi çıkarları ile harmanlayarak ajite eden, her olumsuz gelişmede PKK propagandası yapan örgüt üyeleri, Kadıköy’de faaliyetlerini her alanda arttırıyor. Medya yapılanması yoluyla da Kadıköy başta olmak üzere Anadolu Yakası ve İstanbul genelinde yayılan PKK terörü, kırmızı alarm seviyesini çoktan geçti! Terör sempatizanlarının sivil toplum örgütleri arasına sızma çalışmalarında başarılı olması ise, şehir terörünün engellenememesinde en büyük faktörlerden biri olarak karşımıza çıkıyor.
İNSANLAR, “PKK’YA ve TERÖRE KARŞIYIM” DEMEKTEN KORKUTULUYOR!..
Siyasilerin oy kaygısı, bazı esnafların “İşlerim bozulur mu” düşüncesi, toplumsal baskı, yetersiz güvenlik önlemleri ve benzer sebepler, PKK sempatizanlarına uygun zemin hazırlıyor. Toplumsal hafızanın zayıflaması nedeniyle Kadıköy gibi İstanbul ve Türkiye’nin birçok merkezi noktasında, şehir terörü adım adım tırmanabiliyor. Terör örgütü sempatizanlarının en büyük kozu ise, insanların korku ve kaygılarından yararlanarak şiddete zemin hazırlayabilmek. Bu yönde dur durak bilmeden yürütülen algı operasyonlarının önemli bir kısmı, sosyal medya üzerinden gerçekleştiriliyor. “Çamur at izi kalsın” anlayışı ile sosyal medyayı silah olarak kullanan terör sempatizanları, birçok konuyu ajite ederek vatandaşların kafasını karıştırmaya çalışıyor.
ACILARINI UNUTMA, UNUTTURMA KADIKÖY!..
Kadıköy’de 13 vatandaşımızı yitirdiğimiz olaya yönelik en küçük bir açıklama bile gerçekleştirilmemesi, yine “skandal” olarak kayıtlara geçti. Kadıköy’de yerel yönetimlerin sessizliği, 16 yıl önce PKK terör örgütünün Kadıköylülerin kalbine sağladığı hançerin acısından çok daha ağır oldu.
Patlamada hayatını kaybedenlerden geriye hikâyeler kaldı...
Yaşamını yitirenler arasında Hrant Dink'i Trabzonspor bayrağıyla anan da vardı, oğlunun hayatını kaybettiği toprakları görmek için Kobanê'ye giden de

22 Temmuz 2015 13:21
Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde meydana gelen patlamada çoğunluğunu üniversiteli gençlerin oluşturduğu 32 kişi hayatını kaybetti. Yaşamını yitirenlerin cenazeleri Trabzon’dan Hakkari’ye Türkiye’nin dört bir yanına gönderildi. Kobanê’ye gitmek üzere Suruç’a gelenler arasında bu yıl üniversiteye giren de vardı, oğlunun hayatını kaybettiği toprakları görmek için yola çıkan bir baba da. İşte patlamada hayatını kaybedenlerin hikâyeleri….
Trabzon’un acısı
Suruç’ta can verenler arasında yer alan Trabzonlu Koray Çapoğlu, Hrant Dink’i Trabzonspor bayrağı dalgalandırarak anmış, 1 Mayıs’ta Kazım Koyuncu’nun ‘Fırtına’ formalı fotoğrafıyla yürümüştü. İstiklal Caddesi’nde ‘Yeryüzü Sofrası’na bordo-mavi kaşkolla oturmuş, Gezi’de diğer renklerle birlikte bordo-mavi’yi dalgalandırmıştı.
Çarşı grubuna destek için duruşma günü bir araya gelen grubun arasında da vardı, Validebağ davası için adliye önünde toplananlar arasında da. Son olarak pazar günü Kadıköy’den Suruç’a hareket ederken kameralara yansımıştı. 32 yaşındaki Koray Çapoğlu, İstanbul’da reklam işleri yapan bir matbaada çalışıyordu.
Yaralı kurtuldu, annesinin tabutuna omuz verdi
Bombalı saldırıda ölen Ferdane Kılıç ile oğlu Nartan Kılıç'ın cenazesi de memleketlerine getirildi. Sabiha Gökçen Havalimanı'nda yakınları tarafından alınan cenazeler, Bursa'nın Nilüfer ilçesinde toprağa verildi. Saldırıda Ferdane Kılıç'ın kızı Sinem Kılıç da yaralanarak hastaneye kaldırılmıştı. Sinem Kılıç, anne ve kardeşinin cenaze törenine katıldı. Annesinin tabutuna omuz verdi. Kılıç ailesinin yakınlarından Ünal Uluçay da, “Bu işin Kürt'ü, Türk'ü, Laz'ı, Çerkez'i yok. Bu topraklar hepimizin. Siyasiler de artık söylemlerini biraz daha yumuşatsın.” diye konuştu.
Öğrenciler kaybettikleri öğretmenlerine ağlıyor
Suruç’taki patlamada hayatını kaybeden İngilizce öğretmeni 28 yaşındaki Süleyman Aksu için bir grup öğrenci yürüyüş yapıp daha sonra taziye ziyaretinde bulundu. Aksu'nun öğretmenlik yaptığı Şemsettin Onay Lisesi önünde bir araya gelen öğrenciler ve öğretmen arkadaşları ellerindeki pankartlarla ve sloganlarla ilçe merkezindeki Cengiz Topel Caddesi'ne kadar yürüdü. Kepenklerin kapalı olduğu ilçede, esnaf da yürüyüşe destek verdi. Yürüyüş sırasında duygusal anlar yaşandı.
Bazı öğrenciler ve yakınları gözyaşı döktü. Öğrenciler daha sonra Aksu için evlerinin bahçesinde kurulan taziye çadırına gitti. Bir dakikalık saygı duruşunun ardından basın açıklamasını okuyan öğretmen Kenan Canan, "Kobanê'de yıkılan umutları yeşertmeye, kütüphane, çocuk parkı yapmaya gideceklerdi. Aslında sadece Kobanê'nin inşası için değil, tüm dünyaya kardeşlik mesajı vermek isteyen güzel yürekli insanlarımıza haince bir saldırı düzenlendi. Saldırıda yaşamını yitiren güzel yürekli insanlarımıza Allah'tan rahmet diliyor, yaralı yurttaşlarımıza da acil şifalar dileriz" dedi.
Hakkâri'nin Çukurca ilçesinde 10 çocuklu bir ailenin evladı olarak dünyaya gelen Aksu, 28 yıllık hayatının neredeyse bütün dönemlerini zorluklar içinde geçirdi. Yaşadıkları köyün boşaltılması sebebiyle ailesiyle birlikte Çukurca'dan göç eden Aksu, maddi imkânsızlıklar içinde büyüdü. Ailesi, zor şartlara rağmen kendisinin eğitime devam etmesini sağladı. Boyacılık yaparak aile bütçesine katkı sağlamaya çalışan Aksu da derslerinde başarılı oldu. Çukurova Üniversitesi İngilizce Öğretmenliğini kazanması ailede bayram havası estirdi. Bin bir sıkıntıyla okulunu bitiren Aksu, Yüksekova Şemsettin Onay Anadolu Lisesi'nde göreve başladı. Kendini yoksul çocuklara adadı.
Gezi’de gözünü kaybetti, patlamada kız arkadaşı öldürüldü
Gezi Parkı protestoları sırasında yüzüne isabet eden gaz fişeği nedeniyle sağ gözünü kaybeden Çağdaş Küçükbattal (28), Suruç’taki bombalı saldırıda da kız arkadaşı Büşra Mete’yi (23) kaybetti. Saldırıda Çağdaş Küçükbattal da bacağından yaralandı.
Çağdaş Küçükbattal, Gezi Parkı protestolarının alevlendiği 31 Mayıs 2013’te Tarlabaşı’nda gaz fişeğiyle vurularak yaralanmış; ancak üç ameliyat olmasına rağmen sağ gözünü kaybetmişti.
‘Bir kızı olsun istiyordu, adını Gece koyacaktık..’
20 yaşındaki Alper Sapan, Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi’nde felsefe eğitimi alıyordu. Ölümünün ardından eski kız arkadaşı Sude Eldem, Twitter’da, “Bir kızı olsun istiyordu. Adını da Gece koyacaktık. Özledim be Alper’im. Ben seni öpmeye kıyamadım. Seversem canın yanar diye korktum. Seni parçalara ayırdılar Alper’im” diye yazdı.
Oğlunun hayatını kaybettiği toprakları görmek için gidiyordu
Gazi Mahallesi’nde yaşayan 31 yaşındaki Mustafa Can Şeker geçtiğimiz yıl IŞID’a karşı savaşmak için Kobanê’ye gitti. YPG saflarındaki Mustafa Can Şeker 22 Ocak 2015’teki çatışmada ağır yaralandı ve tedavi için getirildiği Diyarbakır’da 28 Ocak’ta hayatını kaybetti. Oğlunun acısına dayanamayan annesi Zahide Şeker de iki ay sonra hayatını kaybetti. Mustafa Can Şeker’in 65 yaşındaki babası İsmet Şeker de, “Oğlumun gittiği yeri görmek istiyorum” diyerek Kobanê’ye geçmek için Suruç’a giden gruba katıldı. Gençlerin ‘İsmet Amca’ dediği İsmet Şeker, Suruç’taki patlamada hayatını kaybeden en yaşlı isim oldu. İsmet Şeker’in cenazesi İstanbul’a getirildi.
İki sınıf arkadaşı ölüme birlikte gitti
Suruç’ta hayatını kaybedenler arasında Kocaeli Üniversitesi Hukuk Fakültesi 3’üncü sınıf öğrencisi iki arkadaş Nuray Koçan ve Nazlı Akyürek de vardı. 22 yaşındaki iki arkadaş Kobanê’ye yardım götürmek için o gün Suruç’taydı. Arkadaşları Gökçe Şengönül, “Nazlı ile Nuray çok çok yakın arkadaşlardı. Nuray, duyarlı bir arkadaşımızdı. Bir yıl aynı yurtta kaldık. Bir şeyler yapmaya çalışan bir öğrenciydi. Daha önce Kobanê’ye birlikte gidip yardımları götürmüştük” dedi.
Ailesinin tek evladıydı
Dinç ailesinin tek çocuğu olan İstanbullu Ece’nin Kadıköy Anadolu Lisesi’nden mezun olduğunda tek hedefi vardı: İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi. Puanı yetmeyince geçen yıl tercih yapmadı. Yeniden üniversiteye hazırlanırken hayatına aktif siyaset girdi. Kuruluşunda da yer aldığı HDP Kadıköy İlçe Örgütü’nde genç yaşına rağmen yöneticiliğe kadar yükseldi. Artık ilk tercihi İstanbul Üniversitesi Siyaset Bilimi’ydi. 8 ay önce birlikte ev tuttuğu üç arkadaşından biri “Bu sene kendinden o kadar emindi ki, sadece 5 tercih yaptı; büyük ihtimalle de girecekti” dedi.
İnsan Hakları ve Demokrasi Kulübü Başkanı’ydı
Murat Yurtgül (21), Mardin Kızıltepeli. Arel Üniversitesi Psikoloji Bölümü 4’üncü sınıfa geçmişti. Üniversitenin İnsan Hakları ve Demokrasi Kulübü Başkanı idi. Üniversite yönetimi Murat’ı, “Aktif, derslerinde çok başarılı ve en popüler öğrencimizdi” diye anlatıyor. Murat iki kez üniversitede “En çok kitap okuyan kitap dostu” seçip ödüllendirmişti.
'Devrimcilik hayalini kurduğun parkaya paran yetmeyince hatıra olsun diye mağazada fotoğraf çektirmektir'
Ali Can Vural (19): Samsunluydu. Deniz Gezmiş parkasıyla bir mağazada çektirdiği fotoğraf paylaşan Vural altına “İşte devrimci ruh budur, hayalini kurduğun parkaya paran yetmeyince hatıra olsun diye mağazada fotoğraf çektirmek” notunu düşmüştü. Vural'ın bu Tweeti Suruç'taki patlamanın ardından sosyal medyada hızla yayıldı. 17 Temmuz’da Twitter hesabından “Katillere, işbirlikçilere, kafa kesenlere, kadınları aşağılayanlara karşı yeniden inşa için Kobanê’deyiz” mesajını paylaşmıştı. Gencin Ordu'daki dede ocağında da olayın ardından yas hâkimdi.
4 çocuk annesi
CHP Maltepe Belediye Meclis Üyesi Yasemin Boyraz’ın annesi Nazegül Boyraz, 55 yaşındaydı. Dört çocuğu vardı. Ağabeyi Rıza Şeker, “Yarım ekmeği olsa herkesle paylaşan bir kişiliğe sahipti” dedi. Cenazesi dün İstanbul’a getirildi.
Gözaltı anında tanınmıştı
Cebrail Günebakan (24): Adana’da, Kobanê’de hayatını kaybeden Sibel Bulut için kurulan taziye çadırına polisin müdahalesi sırasında tanıdı kamuoyu onu. Bir polisin, ağzını yırtarcasına elleriyle yaptığı müdahale, kamuoyunda tepkiye neden olmuştu. Suruç’taki saldırıda kurtulamadı.
Hayata tutundu
Patlamada ağır yaralanan ve yanında yatan Gökçe Çetin’le el ele tutuşmuş fotoğrafıyla saldırının sembolü haline gelen Dr. Çağla Seven, hayata tutundu. Vücudundan 100’ün üzerinde bilye çıkarılan 27 yaşındaki Seven, dün solunum makinesinden çıkarıldı. Genç doktor, son TUS sınavında Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi çocuk hastalıkları ve sağlığı uzmanlığını kazanmıştı. TTB Olağandışı Sağlık Hizmetleri Kolu Üyesi Dr. Ali Özyurt, Dr. Seven ile 10 gün önce Suadiye sahilinde karşılaştıklarını belirterek, “TUS’u kazandığı için çok mutluydu. Eğitim alacağı hastaneye yakın olsun diye Pendik’de ev kiraladığını anlattı” dedi.
Gözaltına alındı hayatta kaldı
Suruç girişinde polisin gözaltına aldığı iki genç, bu sayede bombalı saldırıdan kılpayı kurtuldu. Haklarındaki yakalama kararı nedeniyle adliye sevk edilen gençlerden Servet Toygar tutuklanırken, Emrah İlingi de ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldı. İlingi, Hürriyet’e yaşadıklarını şöyle anlattı: “Sabah Suruç’a giriş yaptığımızda çevirme oldu. Polisler, oyuncak ve kütüphane için götürdüğümüz malzemeleri didik didik aradı. O sırada yapılan GBT kontrolü sırasında hakkımda bir yakalama kararı olduğu anlaşıldı. Gözaltına alındım. Adliyede bulunduğumuz sırada patlama meydana gelmiş. Birden işlemler hızlandırıldı. Gözaltında olduğum için yapılan basın açıklamasına katılamadım. Yoksa o pankartın bir ucundan ben tutacaktım.”
Hastaneden cenazeye
1990 Tunceli doğumlu Çağdaş Aydın. Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nde Kamu yönetimi okuyordu. Babası Feti Aydın’la birlikte katıldığı SGDF’nin basın açıklamasındaki patlamada hayatını kaybetti, babası ise yaralandı. Bir oğlu halen Kobanê’de olan Feti Aydın, patlamada ölen oğlunun cenaze törenine, yatırıldığı hastaneden ameliyat elbiseleriyle katıldı.
Aydın’ın bir dönem beraber amatör tiyatro yaptığı 10 yıllık arkadaşı, Kocaeli Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi öğrencisi Mürsel Çoban, Aydın’ı şöyle anlattı: “Çağdaş’ı 10 yıldır tanıyordum. Sosyalist bir ailenin çocuğuydu, kendisi de sosyalist görüşlü bir insandı, çocukluğundan beri çevresindeki olaylara karşı duyarlıydı. Özellikle çevre sorunları, inanç özgürlüğü, Kürt sorunu, LGBTİ haklarıyla ilgili çok duyarlıydı. Gezmeyi, dostlarıyla birlikte olmayı çok severdi. Sosyal medyada da çok aktifti. Sanata, tiyatroya, sinemaya meraklıydı. Bir dönem İstanbul’da SGDF’nin bünyesindeki Tiyatro Kaktüs’te birlikte tiyatro yaptık.”
Kobane suruç patlamada ölenler hayatını kaybedenlerin isimleri ölenlerin hikayeleri
YORUMLAR